Bu şehirde ya da İstanbul’da, adım attığımız her yerde; bir küçücük perdenin arkası, iyice gizlenmiş bir anahtar, bankın üstünde unutulmuş bir kitap, rüzgârın sürüklediği bir iskambil kâğıdı (tercihen maça üçlü), sarmaşıkların altında kalmış bir kapı, havada salınıp duran bir kahkaha, birdenbire ürkü, dünyayı değiştiren delilik, zamanın yırtıkları… Bilmeden aralarında dolaşıyoruz.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
yeşil sos niye bitti?
Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
The Village from Pedro Sousa | visuals on Vimeo . Arkadaşlarım bir bir tatile gidiyor. Öyle tatil köyü, otel motel sevmiyorlar. Küçücük kö...
-
Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...
-
Çok sert vuracak, çok büyük bir dalga geliyor. Çin’de Wuhan’a, İtalya’ya, İran’a çarptı. Bizlere belki çarpmaz, diyorduk ama çarpacak. Hük...
-
“Güliver kompleksi. Kendini ölçüye vurabilmek. Mağdurluk numarasına yatmadan, mazoşizm şehvetine yaslanmadan gerçek hüviyetini tespit edebil...
-
Klişe cümle cuk diye yerine oturuyor: Herman Melville'in ölmez eseri... 'Moby Dick, Beyaz Balina'yı, Ron Howard filmi '...
sizin bu yazdığınız da beni mutlu etti.
YanıtlaSil