Türkiye giderek içine kapanıyor. Bu cümleyi hep kuruyoruz ama her kurduğumuzda bir eşik daha atlanmış oluyor. Kapıları pencereleri sımsıkı örtmeye acaba ne kadar kaldı?
Sonuçları var bu halin: Bunca sıkıntı, tutuklama, depresyon, hukuksuzluk, intihar yaşanınca, insanlar işlerinden atılınca, KHK’lılar diye bir kavram hayatımıza girince, bilime set çekilince insanın canı dışarıdaki güzel, hoş şeylere bakmak da istemiyor.
Bakan da baktığını göstermek istemiyor. Komşusu açken tok yatanın utanması gibi. Utanıyorsa tabii.
Bunları gördüğümüz veya görmediğimiz yer sosyal medya. Eh, ortada bir basın da kalmadığına göre, New York Times’ın kendini tanımladığı şekliyle, ‘kendi kendiyle konuşan ulus’un karşılığını en çok sosyal medyada buluyoruz.
Orada konuşmadıklarımıza gelince… Bu çok, çok uzun bir konu. Kısa keseceğim. Sosyal medyada güzel şeylerden konuşma oranı sanırım azaldı.
“Şu film güzeldi”, “Aman bu kitabı okuyun”lar giderek buharlaşıyor.
“Şu film güzeldi”, “Aman bu kitabı okuyun”lar giderek buharlaşıyor.
Ama en çok müzikten gitti. Nedenini bilmiyorum, kimse müzikten söz etmiyor artık. Film, kitap yine var da (belki görsel yanları da olduğu, fotoğrafa geldikleri için); müzik konuşan pek yok.
Geçen ay Elbow albüm çıkarmıştı. Klasik Elbow albümü, net, rahat. Bugün de Tindersticks… Kapalı, gri Kasım günleri gibi kapalı, gri… Olması gerektiği gibi… Spotify söylemese, fark etmeyeceğim.
Eskiden bu haberi son ben duyardım, bana gelene dek herkes on defa dinlemiş, on defa anlatmış olurdu.
Artık kimse bunları anlatmıyor. Azar azar azalıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?