O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Akıllarında bir ihtar, bir gecikmiş söz, bir silik tebessüm; o anıda biraz daha kalmak isterler ama bazen bir korna, bir küfür, düşünce yüküyle karşıdan gelen bir başka virgül hızlandırır adımlarını. Küçücük bakarlar etrafa, tehlikeleri savuşturacak kadar. Birisi bir an için bu hıza müdahale edecek olursa, “zamanım yok” diyecek kadar. Yok zamanım. Böyle derler ama birdenbire bir zamanlarının da olduğunu hatırlarlar. Birdenbire kendi zamanına sahip biri olurlar. Zamanları yoktur ama vardır da. Sonsuz zamandan, hayattan, virgül seyyahlara küçük bir hatırlatma…
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
Bin dereden su getirmek, deriz… Bu sözle bir işi yapmamak için oyalanmayı, olmayacak bahaneler üretmeyi anlatırız. Neden böyle söylemişiz? Z...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Yeni yıl kararları... İki yıl evvel, Gazete Duvar için yazmıştım (O kadar olmuş mu yahu?). Burada da dursun... 1 Ocak’ta birçoklarımız yeni...
-
13-14 yıl evvel ‘İki Kral’ isimli kısa bir öykü yazdım. Sonra da onu kaybettim. Tüm arşivlerime, hard disklerime, oraya buraya baktım ama bu...
-
İ plere tutunanlar, ateş yutanlar, bıçak atanlar… Bükülenler, katlananlar, uzayanlar… Elastikler, devler, oransızlar… Tuhaflıklar bitiyor di...
-
Sadece çocuklar gözlüklerini dünyanın en önemli işini yapıyormuş gibi düzeltir. Minik burnun üzerinde kaşıntı. Kulaklarda beklenmedik bir ağ...
Okuması keyifli bir yazının içinde "rüzgarlı virgüller" sözcüğü ile karşılaşmaktan çok mutlu oldum. Hatta "fırtınalı" sözcüğünü de bazı durumlar için kullanabiliriz diye düşündürttü bana yazınız.
YanıtlaSilTeşekkürler,
🌻
Sil