ombudsman kovmak

Aklım almıyor halen. Bir gazete, kendisini eleştirdiği için ombudsmanını nasıl kovabilir? Bu nasıl bir cürettir?

Sabah'ın Yavuz Baydar'ı kovmasının sonuçları olacak. Unutulup gitmesin, bu, memleketin basın tarihine geçecek kadar büyük bir mesele. Nitekim uluslararası medyada da yankılar üretmeye başladı.

Cengiz Çandar, Radikal'deki dünkü yazısında şahsen tanıdığı bir gazetecinin, Guardian'ı geçmişte 20 yıl boyunca yönetmiş Peter Preston'un (Uluslararası Basın Enstitüsü'ne başkanlık etmişliği de var) bu konuya dair yorumlarına yer verdi. İnsan okuyunca üzülüyor.


"(...) Başbakan'a hayranlık duyan büyük bir Türk sanayicisiniz. Nitekim, onun damadını CEO'nuz yapmışsınız. Ve aynı zamanda İstanbul'da yayımlanan bir büyük gazetenin sahibi olmuşsunuz ve ciddiye alınmak istediğiniz için ülkenin en saygın gazetecilerinden birini ombudsmanınız yapmışsınız." 


O, editoryal özgürlük için, sizin dışa dönük ve görünür garantörünüz. Ama bir süre sonra, çok sayıda hayal kırıklığının ardından, New York Times'a bir makale yazıyor ve 'hükümetler ile medya şirketleri arasındaki kirli ittifaklar ve perde arkasındaki verdiğinden ve onların adam kayırmacılık ve iktidarın kötüye kullanılmasını irdelemelerini önlediğinden..' söz ediyor. 


Bundan sonra ne oluyor? Gazeteniz Sabah'ın genel yayın yönetmeni, ombudsmanı Yavuz Baydar'ı çağırıyor ve işten atıyor. Özgürlük oraya kadar. Ve eğer aramızda Başbakan Erdoğan'ı üzerlerindeki gizli baskıdan ötürü protesto eden Türk muhabirler ve yayın yönetmenlerinin abarttıklarını düşünen varsa, buna kuşku bırakmayacak durum ortaya çıkmış oldu. İddia kanıtlandı. Bu, ikinci-sınıf bir baskı bile değildir. Sadece aptallıktır (...) " 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

oktay opaz

Ben Octavio Paz demiştim; yanlış anlaşılma işte, karşıdaki Oktay Opaz dediğimi sanmış. Öyle de yazmış.  Düzelttik sonra.  Ya Oktay Opaz? Sen...