duvardan geçmek için


İşte size çok eski bir hikâye… Bu blogun tarih öncesinden. Hayatta önem sıramız hiç değişmesin diye… En azından kendi adıma, neyin neden en önemli olduğunu unutmayayım diye. 

Los Angeles Times yazarlara ‘neden okuduklarını’ sormuş. “The Suitors” isimli romanın yazarı Ben Ehrenheich yanıtlıyor: 
“Tam hatırlamadığım bir kitap var; ama onu ilkokul kütüphanesinde nerede bulduğumu net olarak hatırlıyorum. Kapıdan girdikten sonra, iki buçuk metre kadar sağda, alttan üçüncü rafın tam ortasında. O zamanlarda da bugünkü gibi iflah olmaz bir okurdum.. Okul otobüsünde okurdum; yemek masasında, yorganın altında; kapısı kilitlenebilen tek odada saatler boyu okurdum. Ya da banyoda okurdum, hem de kız kardeşimin kapıyı yumruklayıp durmasına rağmen… Bahsettiğim kitap tıpkı benim gibi yalnız bir oğlan çocuğu hakkındaydı. Çocuk dokunduğu her şeyin üstünde ritm tutmak ve ritmi oluşturan her küçük darbeyi saymak gibi sıkıntılı bir alışkanlığa sahipti. Bir gün taştan bir duvara tıp tıp vurdu ve bir kapı ortaya çıktı. Kapının arkasında başka bir dünya vardı; daha iyi sayılmazdı ama daha parlak ve hareketliydi. Ben de onun etrafı tıpırdatıp durmasına neden olan dürtü yüzünden okuyorum; kapılar aramak ve duvarlardan geçmek için…”

İllüstrasyon: Jacque Lombardo

2 yorum:

  1. beyin, zihin tuhaf şey. kapı hikayesi yaz başı bir solukta bitirdiğim la casa de papel dizisinden bir sahneye götürdü hemen.
    dizideki tokyo kızımız, rio kardeşimize çok küçükken annesinin öğrettiği büyülü kapı hikayesini anlatıyordu bu sahnede. geçinmek için akşamları çalışmak zorunda olan annesi küçük tokyo’ya korkmaması için duvara bir kapı resmi çizer. kapı büyülüdür.
    “korktuğun zaman bu kapıyı aç ben karşında olacağım. ama dikkat et bunu sadece bir kez yapabilirsin” der. tokyo korksa da daha çok korkacağı günleri düşünerek bu hakkını kullanmaz ve kapıyı hiç açmaz.
    kim bilir belki senarist yukarıdaki kitabı yahut röportajı okuyarak esinlenmiştir bu hikaye için. belki de öyle değildir. kim bilir?

    YanıtlaSil
  2. Sahneyi hatırladım şimdi. Sahiden de benziyor. Ama çoğumuzda var sanırım bu deneyim.

    YanıtlaSil

Sen ne dersin?

oktay opaz

Ben Octavio Paz demiştim; yanlış anlaşılma işte, karşıdaki Oktay Opaz dediğimi sanmış. Öyle de yazmış.  Düzelttik sonra.  Ya Oktay Opaz? Sen...