roald dahl derste


Roald Dahl’ın birkaç röportajını seyrettim. Çikolata üzerine konuşuyor çokça. Konuşmak zorunda kalıyor. ‘Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nı yazdığı için gazeteciler, televizyoncular ona bu konuyu sormaktan büyük zevk duyuyorlar. En çok hangi çikolatayı seviyorsunuz; hiç gerçek bir çikolata fabrikasında bulundunuz mu; ne kadar yiyorsunuz filan… Hepsine tek tek, usanmadan yanıt veriyor. 

Neşeli adammış Dahl. Böyle büyük, cep bölgesinde kabaran İngiliz pantolonları giyiyor; koltuğunda kaykılarak oturuyor; espri yapıp karşılık beklemekten zevk alıyor. Güldürüyor karşısındakini. Önemsiyor bu hali, çok belli. 

Çikolatayı da önemsiyor. Tarih veriyor sürekli. İyi çikolataya dair keşif tarihleri… Hep 1930’lardan. 1932, 34, 35, 36… “Çikolataya dair ne keşfedildiyse o yıllarda keşfedildi. Bugün yediğiniz ne varsa, her biri o dönemin ürünüdür.” Sonra da çoktan yaktığı fitili tam patlamak üzereyken bırakıyor salona:  “Resimde İtalyan rönesansı neyse, çikolatada 1930’lar odur”. Mutlululukla gülüyor karşısında oturanlar. 

Burada bir sır var. İyi bir yazarın çikolata tadında bir sırrı var. Roald Dahl, bize son derece önemsiz, çoğumuz için gereksiz bir bilgi sunuyor. Ama müthiş iyi bir paketin içinde… Aşina olsanız da bir arada düşünmediğiniz iki benzemezi yan yana getiriyor. Bir kimya deneyi yapar gibi, iki elementin tepkimesinden yeni bir madde çıkarıyor ortaya. Çikolata, keşif, resim, Rönesans… O an gülüp geçiyorsunuz ama konu aklınıza yapışıyor. Bir daha da oradan çıkmıyor. 

Ben bu bilgiyi hiç unutmam. Kim unutabilir? 

İlla yazarlık atölyesine gitmeye gerek yok. Buyurun, dünyanın en iyi yazarlarından birinden bedava bir ders.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

oktay opaz

Ben Octavio Paz demiştim; yanlış anlaşılma işte, karşıdaki Oktay Opaz dediğimi sanmış. Öyle de yazmış.  Düzelttik sonra.  Ya Oktay Opaz? Sen...