Salgın sonrası, insanların içinden salgın hakkında okumak, izlemek gelip gelmeyeceğini sormuştum. İki önceki postta.
Düşündüm de, ben özellikle bir kişinin yazdıklarını okumayı çok isterdim. Maalesef mümkün değil.
Yaşasaydı, Umberto Eco ne yazardı acaba?
Kuzey İtalya’da Alessandria doğumlu, hayatının çoğunu Milano’da yaşamış Eco, sevgili şehirlerini kasıp kavuran salgın hakkında ne derdi? Ortaçağ’ın vebasıyla, kendi romanlarının fonuyla, bugünü nasıl karşılaştırırdı? Dünyayı salgından da hızlı saran aptallığı nasıl yorumlardı? Tam da onun konuları.
Ama yaşıyor olsaydı, Milano’da bir hastanede solunum cihazına bağlı yatıyor da olabilirdi.
Eskileri okumakla yetineceğiz artık (Aslında okumaya başladım Eco’yu, bir iki enteresan notunu da buldum; belki yazarım buraya da).
*
Hızımı almışken, iki isim daha sayayım. Bu konunun David Mitchell’ın zihninde nasıl dolaştığını çok merak ediyorum (Kemik Saatler’in sonunda benzer bir atmosfer var).
Bir de Latife Tekin’i merak ediyorum. Böyle bir salgını yoksulu vurduğu yerden, en zor yerinden, en iyi o yazar.
Belki o da aklında evirip çeviriyordur.
*
Siz kimi sayarsınız?