Mükemmel Günler... İzledikten beri, bu film kafamda dönüp duruyor. Nicedir üstünde düşündüğüm konular, bir güzel akıl tarafından beyazperdeye yansıtılmış gibi.
Wim Wender’i çok seviyorum. En sevdiğim yönetmendir de diyebilirim. Ne çekse görmek, izlemek isterim; kabulümdür ama burada kabullerin ötesine de geçmiş. Sanki benim zihnimin içinde dolaşmış (Tabii daha akla yakın önerme, benim onun zihninden öteden beri etkilenmiş olmam ama biz yine de ilk seçenek yaşanmış gibi davranalım).
Wenders’in sakin, sade yaşamını anlattığı Bay Hirayama; bir rutin kahramını. Günleri ne az ne fazla. Olması gerektiği gibi. Dolu. Tam.
Bu hafta Gazete Duvar’da bu film üzerine uzun uzun yazdım ama buraya da şu notu düşeyim… Hirayama’da biraz Muhsin Bey var. O duygu var… Ama harika aktör Koji Yakusho’da da biraz Şener Şen’lik var. Filmi izleyenler, izleyecek olanlar son sahneyi hatrına getirsin ya da o sahneye dikkat etsin. Hirayama’nın içinden bir Muhsin Bey çıkıyor…
Bu filmi daha konuşuruz…