kovboy kahvesi


Geçen gün evdeki French Press kahve aparatı kırıldı. “Eh, dedik yarın sipariş ederiz yenisini.” Dükkânlar kapalı. Gidip hemen yenisini edinme imkânı yok. İnternetten siparişi vereceksiniz, şanslıysanız sonraki güne gelecek. 


Ama gece de uzun. Çalışmam lazım. Kahve lazım. Başka da bir makinemiz yok. Ne olacak?


İnternetten bakındım. Hiçbir şeysiz kahve yapmanın birkaç yolunu öğrendim. Evet, bu yaşımda. 


'Kovboy' usulünde karar kıldım. Basit, suyu kaynatıp içine kahveyi atıyorsunuz. Kapağı kapatıp bekliyorsunuz. Tadı şaşırtıcı derecede güzel ve tatmin edici. İçtiğim iyi kahvelerle yarışır. Hem tencerededen kepçeyle kahve doldurmak da insana bir hava veriyor. Artık nasıl bir hava diye sormayın, tatlı bir hava işte. 


Aslıhan da kahveyi beğendi. Sonra kendisi de bir tur ‘tenceresiz’ kahve yaptı. Bizim evde nedense mevcut olan filtre kâğıtlarından birini bir huninin üzerine oturttu; içine de kahve… Üzerine su. Tadı, tencereden de iyi. 


Eh, bu kadar zaten. Fazladan alet işimizi zorlaştırıyor olabilir mi?

French Press kırılalı iki hafta oldu demiş miydim?

2 yorum:

  1. haha bak simdi, yeni dalga kahvecilere akil verdin. Geliyor tencerede kovboy kahvesi (fincani 40-60 tl arasi)

    YanıtlaSil
  2. Aslında neden olmasın :)) Dur kendimiz bir dükkân açalım madem. Hem biliyor musun, biz evde dışarıda içtiğimizden güzel kahve pişiriyoruz :)

    YanıtlaSil

Sen ne dersin?

oktay opaz

Ben Octavio Paz demiştim; yanlış anlaşılma işte, karşıdaki Oktay Opaz dediğimi sanmış. Öyle de yazmış.  Düzelttik sonra.  Ya Oktay Opaz? Sen...