almanya basını etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
almanya basını etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

gelecekler, geliyorlar, geldiler

Almanya’da parlamento seçimleri yapıldı. Merkel, oyların yüzde 33’ünü alarak seçimleri kazansa da, en kötü performansını sergiledi. Partisi CDU/CSU (Hristiyan Demokratlar) ve bir önceki meclis aritmetiğininin ‘büyük’ koalisyonunda hükümet ortağı olan Sosyal Demokratlar (SPD) yaralı çıktılar seçimden. Tartışmasız kazanan aşırı sağcılar (AfD-Almanya için Alternatif Partisi) oldu. Irkçılık hiç yükselmemesi gereken bir ülkede yükselirken, AfD üçüncü parti olarak Bundestag’a (parlamento) girdi. 

Spiegel’in seçim kapağı, başka hiçbir şeyle değil, işte bu tartışmasız galiplerle ilgileniyor. “Oradalar” diyor, Bundestag’ı kast ederek. Biraz Game of Thrones hissi veriyor kapak. Aşırı sağcılar duvarın ötesinden geliyorlar gibi! Zaten başka bir yerden de gelemezler. Irkçılıkla zombilik iyi örtüşen bir ikili. (Almanca’daki ‘wahl’ yani ‘seçim’ sözcüğü ile İngilizce’deki ‘wall’ yani ‘duvar’ sözcüğü arasında da, “Çok zorlama oldu” demezseniz bir bağlantı var gibi). 

Kısacası, “Gelcecekler, geliyorlar” denilen ‘aşırılar’ geldiler. Üstelik en çok da mülteci meselesi üzerine oynayarak geldiler. Almanya’da ‘yabancı’ meselesini kaşıyan herkes bu işin sorumlusu. Bizim siyasetçilerimiz de bu işe dahil!  

Bir de seçim sonrası Alman gazetelerin bakalım. Aşağıda örneklerini göreceksiniz. Her zamanki gibi serin, sakin ve soğukkanlılar (‘Cool’ sözcüğünün tüm karşılıklarını taşıyorlar yani). Birinci sayfaları okuyunca, tüm seçimi okuduğunu düşünüyor insan. Benim favorilerim bugün olası bir Jamaika Koalisyonu’nu anlatan manşetiyle çıkan Die Tageszeitung ile seçim sonrası grafikle harika bir sayfa yapan Süddeutsche Zeitung. 

Peki ‘Jamaika Koalisyonu’ nedir? Özetleyeyim. Sosyal Demokratlar (SPD), seçimden ciddi sıkıntıyla çıktıkları için artık koalisyon ortağı olmak da sorumluluk da istemiyorlar. Muhalefete geçiyorlar. Üçüncü parti olan aşırı sağcıların (AfD) hükümete girme şansları yol. Bu yüzden Merkel (CDU/CSU), küçük ortaklarla yoluna devam edecek gibi. Yani Liberaller (FDP) ve Yeşiller… Bu üç partinin renkleri, sırasıyla sarı, siyah ve yeşil. Jamaika bayrağının renkleri…






almanlar acımaz


Bir alttaki post'ta yaprak dökümü demiştim, devam ediyor. Almanya'nın Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Merkel koalisyonunun küçük ortağı olan partisi FDP eyalet seçimlerinde çuvallayınca, parti başkanlığından ayrıldı. Nükleer karşıtı lobi de, böylece iş çevrelerinin çok sevdiği FDP'nin böğrüne bıçağı saplamış oldu.

Almanya'nın iki zengin eyaletinde yapılan eyalet seçimlerinin esas kaybedeni Angela Merkel. Müdanasız Alman basını, Merkel düştükçe vurmaya devam ediyor. Yukarıda gördüğünüz haftalık dergi Focus'un kapağı. Bir tarafta Bayan Başarı (Miss Erfolg), diğer tarafta başarısızlık (Misserfolg). Güzel kelime oyunu doğrusu. Doğru zamanda yapılan doğru bir kapak. Alman basınının eline düşmeyeceksin, kimseye acımazlar.

fukuşima, 12 mart, 15:36


Enerji Bakanı Taner Yıldız, depremden sonra şu yönde bir açıklama yaptı: "Japonya kendini depremde test etti ve başarılı oldu; Türkiye'deki nükleer santral projeleri devam edecek."

Hiç boşa konuşmasın. Japonlar bile kendi santrallerine Bakan Yıldız kadar güvenmiyor. Avrupa basını nükleer santrallerin ipini çekmek için devrede. Zaten Alman dergisi Der Spiegel de bugünkü kapağıyla son noktayı koydu. Dergi kapaktan "Das ende des Atomzeitalters" diyor. Yani, atom çağının sonu. Fukuşima'da. 12 Mart 2011'de. Saat 15.36'da.

Taner Yıldız bu tarihi ezberlesin ve gerçekten halkın zamanından çalmasın. Bu iş bitti artık.

neşeli ayaklar firarda


Bu sene dükkânı şu küçük ama maceracı arkadaşla açalım. Kendisi Münster Hayvanat Bahçesi'nde ikâmet ediyor ama daha üç aylıkken dünyayı görüp tanıma tutkusuna kapılmış. Geçenlerde de bir yolunu bulup atmış kendini dışarı. Tabii hayvanat bahçesi yeniyılın ilk günü kapalı; görevlilerin çoğu tatilde; bizim afacan da hemen kırmış kirişi. Yalnız firar yolunda bir ufak hesap hatası yapmış; bahçeden çıkacağım diye aslanların bölgesine dalmış.

Verilmiş ringası varmış ki, aslanlar pek de gününde değilmiş. Dışarıya soğuğa çıkmaktansa, içeride rahat rahat uyumayı yeğlemişler.

Kurtulmuş bizimkisi. İsmini de yaşadığı maceranın şerefine Leona diye değiştirmişler.

Yeni yılın da yeni adın da kutlu olsun Leona...

Bu güzel hikâyeyi Spiegel'den aparttım. Dileyen şuradan orijinalini okur.

oktay opaz

Ben Octavio Paz demiştim; yanlış anlaşılma işte, karşıdaki Oktay Opaz dediğimi sanmış. Öyle de yazmış.  Düzelttik sonra.  Ya Oktay Opaz? Sen...