çıldırtan yalnızlıklar ve melankoli


Londra’da Waterstones'un girişine tepeleme yığmışlar Murakamileri. Dükkâna bir giren almadan çıkmıyor. Dükkân dediysem, beş katlı devasa bir alışveriş merkezi burası. Edebiyatın ticaretle buluştuğu bir mabet. Kitap da satıyorlar kitabın imajını da… Önceden güzelce hesaplanmış bir furyanın, müşterileri coşturmasını seviyorlar. Bu tür şeyler çok yaşanmıyor hem; su akınca küpü doldurmak gerek. 

Muslukları bu defa ardına kadar açan Haruki Murakami. ‘Colorless Tsukuru Tazaki and His Years of Pilgrimage’ İngilizce’de henüz yayımlandı ve beklendiği gibi bir sansasyona dönüştü. Edebiyat aleminin son rockstarının fotoğrafları, şehrin neredeyse her kitapçısının duvarlarını süslüyor. Londra’ya imzaya da gelecekmiş bu ayın sonunda. Büyük rağbet göreceği garanti; eskiden sadece Japon okurların girdiği kuyruğa şimdi Batılılar da giriyor.

Bütün bunlar normal; hiç tuhaflık yok. Yine de, Murakami ne yazdıysa okumuş biri olarak, çözemiyorum bu sırrı. Neredeyse her kitabında yalnız ve ortalama bir erkeğin melankolik hayatını anlatan bir yazar nasıl küresel bir yıldız oldu?

Hem bu defa “‘Renksiz’ bir hayat anlatıyorum” diye baştan da uyarıyor. 

İllüstrasyon, Serhat Gürpınar'dan. 17 Ağustos 2014 tarihli Hürriyet Pazar'da yayımlandı 

park


wendy penceresi açık uyumasaydı, ne çok canı sıkılırdı peter'in... 

On yıl olmuş, dile kolay... Eski bir dosttan mesaj... Pan'ın sokaklarında avare avare dolaşırken nihayet ulaştı... Daha mı umutluyduk o zamanlar?


beni iyi dinle burası bütün bir şehirdir

(…) Sözlerle tam olarak anlatamayacağım şeyler var, söylememem gereken şeyler. Fakat senin endişelenmeni gerektirecek bir şey yok. Şehir bir anlamda adaletlidir. Sana lazım olan şeyleri, senin bilmen gereken şeyleri, şehir birer birer önüne koyar. Senin de bunları kendi başına teker teker öğrenmen gerekir. Beni iyi dinle. Burası bütün bir şehirdir. Bütün demek, her şeyin olması demektir. Fakat burayı tamamen anlayamadığın sürece, burada hiçbir şey yoktur. Bütünlük hiçliğe dönüşür. Bunu aklından hiç çıkarma. Başkalarından öğrendiğini çok çabuk unutursun, ama kendi başına öğrendiklerin kalıcı olur. Ayakta durmanı sağlar. Gözünü açıp, kulak kesilip, kafanı çalıştırıp şehrin önüne koyacağı şeylerin anlamını idrak etmen gerekir. Yüreğin varsa, henüz varken çalıştır. Sana öğretebileceğim tek şey bu.”


Haruki Murakami - Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu (Çev. Hüseyin Can Erkin)

yeşil sos niye bitti?

Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...