dünyanın tüm gazetecileri, birleşin


Ama Brüksel'de birleşmeyin... Bu binanın karşısında Çizgi Roman Müzesi var, ziyan olup gidersiniz. Ya da tam burada birleşin, eski tüfeklerin bir bildiği vardı elbet.

adrianne kimdir, eserleri nelerdir?



BTK bir sürü kelimeyi yasaklayınca bir kafa karışıklığı yaşandı tabii. Bazılarının nedenini üç aşağı beş yukarı kestirebiliyoruz ama bir kısım kelime de var ki özenle şifrelenmiş gibi duruyor. Mesela kimdir Adrianne? Çok mu tahrik edici bir isimdir? Neden yasaklanır? Kimseden bir cevap gelmeyince iş başa düştü; Türkiye'nin Adrianne ile yaşadığı macerayı Google insights'ta araştırdım. Meğer ki Playboy'a poz veren bir modelmiş (tam ismi Adrianne C.urry); bütün dünyanın gözü ondaymış vs... Eeee?

Yasakçıların zihin dünyasını gerçekten merak ediyorum.

Yukarıda Adrianne ilgimizin ülkesel yükselişi; aşağıda arama kriterleriyle bölgesel dağılım. Hayrını görün. Yolu yasaktan geçenlerle bir gün bir yerde buluşmamak dileğiyle...


PS: Nisan'da zirve yapan Adrianne ilgisinin yasakla düştüğü de apaçık görünüyor. Aynı dönemde Adrianne dünyada da zirvede.

mürekkebi kurumadan bin ladin - dünya basını nasıl gördü?



Bin Ladin'in öldürülmesiyle, gecenin köründe ABD'de bütün ön sayfalar ve manşetler yıkıldı, yenileri hazırlandı. Amerikalıların opsiyonu azdı; en sembolik fotoğrafları kullandılar, en basit manşetleri attılar. "Piçi zımbaladık" diye nefret körükleyen New York Post gibilerine başka bir post'ta değinirim ama şimdi vakti varken orijinal sayfa hazırlayanlara, yani ABD'nin dışındaki dünyaya bakalım. İspanyol ABC harika illüstrasyon yapmış; az zamanda çok iş doğrusu. Manşette de "Şah mat" diyorlar. Fransız Liberation ise flu ön sayfasıyla derdini net anlatıyor: Bundan sonra ne olacak? Manşet altına Usame'yi değil Obama'yı koyan tek dünya gazetesi ise (tabii benim görebildiğim kadarıyla) Belçika'nın De Morgen'i. İlginç bir seçim doğrusu. Danimarka'nın Politiken'i başka bir ilginç illüstrasyonla, Arjantinli Pagina 12 kelime oyunuyla, Güney Afrika'nın The Times'ı berbat karikatürüyle, İngiliz Independent fotoroman tercihiyle, Avustralya'nın yerel gazetesi NT News ise ergen manşetiyle (gotcha!) dikkat çekiyor. Gazeteler sırasını savdı; artık dergi sayfacıları çalışıyor...







bin ladin'in laptopu


Obama, biz sabahı karşılar Amerikalılar yatmaya hazırlanırken, Bin Ladin'i öldürdüklerini duyurdu. Taze gazetelerin hepsinin manşeti güme gitti; ABD'deki gece habercileri panik mesaisine başladı.

Şimdi televizyon kanalları harıl harıl konuşacak adam arıyor. Milletin afyonu patlamamış daha, ne söyleyecekler? Zaten ne söyleseler fark eder ki?

Ama işte yazma ehliyeti bambaşka bir şey. New York Times'ın bölgeyi en iyi bilen gazetecilerinden Nick Kristof, Obama'nın daha nefesi soğumadan oturup işe koyulmuş ve blogunu yazmaya başlamış. "O konuşurken ben de çalakalem bir şeyler yazdım" diyor. Bu linkte okuyabilirsiniz. Yazmış; hem de o saatte dört başı mamur sayılabilecek bir makale yazmış. İşin tuhafı, çok ciddi gelişmeler olmazsa, birkaç yıl boyunca, Kristof'un daha her şeyin başında, sıcağı sıcağına yaptığı yorum işe yarayacak. Yani yıllarca bir sürü yorumcu ekmek yiyecek bu işten ama en fazla ilk yarım saatte yazılanı söyleyebilecekler.

Ne mi diyor Kristof? Kısaca, bu işin Obama'ya çok da ciddi bir popülarite getirmeyeceğini ve Bin Ladin'in ölümünün 2002'de yapabileceği etkiden uzak olduğunu söylüyor. Bu ölüm Yemen'deki Enver El Evlaki'yi de etkilemez, o kendi çizgisinde devam eder, diyor. Amerikan halkına uyarıda bulunuyor; sevincinizi abartmazsanız, ciddi bir El Kaide sempatisine yol açmazsınız, diyor. Bir de her ABD'li gazetecinin rüyasından bahsediyor: "Düşünsenize, Bin Ladin'in laptopunu şimdi nasıl kurcalıyorlardır."

Televizyon televizyon gezecek abiler ablalar Kristof'a bir baksalar, kendileri kazanır derim.

kraliyet kumpanyası



New Statesman’ı seviyorum; ama onlar da her hafta bu sevgiyi yeniden hak ediyor. Bu defaki güzellikleri İngiliz politika sahnesine Rezervuar Köpekleri göndermesi, aralarında da Bayan Mor olarak Majesteleri. Kraliyet düğünü çılgınlığıyla feci dalga geçen notu sakın gözden kaçırmayın: Hatıra kurulama bezi falan yok! New Yorker da pek haşin davranmış düğün sahiplerine; kraliyet erbabını paparazzilerle birlikte taze çiftin yatak odasına sokmuş, yakışır. Bloomberg Businessweek en son Amerikan şakasını taşımış kapağına, “yeni başkan adayımız cidden bu mu, yapmayın Allah aşkına” diyor. New York Times Magazine’in bu haftaki netameli konusu “Her askerin içinde bir canavar mı yaşar.” Kapağı da gayet güzel. Dave Grohl’un okura parmak gösterdiği Rolling Stone kapağında ise Foo Fighers’ın sağlam enerjisi mevcut. Aynı enerjiyi yeni albümde de bulabilirsiniz.




güzel çiçek, vahşi meyve, isimsiz...



Uzaklarda memleketin gerçeklerine olduğu kadar meydanlarına da Fransız kaldığım için, şu aşağıdaki Fransızca şarkıyla avunuyorum bugün. Georges Moustaki dileyene Mayıs'ın güzel çiçeğini dileyene vahşi meyvesini armağan ediyor. Umut etmek, devam etmek ve yeniden başlamak için... Meydanları dolduran ve doldurmayan dostlarım, 1 Mayıs'ınız kutlu olsun.

Üstteki fotoğraf: Elif Key, 1 Mayıs 2011

>

yeşil sos niye bitti?

Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...