newsweek'i kim öldürecek?


Çarşamba günü Newsweek’i elinde bulunduran Washington Post Co.’nun sahibi Donald E. Graham, derginin New York’taki ofisine giderek, çalışanlara kurumlarının satışa çıkarılacağını söyledi. Abone sayısı ve reklam gelirleri dramatik biçimde düşmüştü, dergiyi 1961’den beri elinde bulunduran şirket de artık daha fazla zarar etmek istemiyordu. Satışın duyurulmasıyla birlikte Amerikan medyasında her kafadan bir ses çıkmaya başladı. Yorumlar havada uçuşurken, her şey aslında tek bir sorunun etrafında toplanıyordu: “Bugünkü medya ortamında haftalık bir haber dergisinin ne kadar şansı var?

Beni de elbette yakından ilgilendiren bu meseleye girmeden evvel, Newsweek bir sene önce bugünlerde format değiştirdiğinde dergide çıkan makaleye bakalım. İlk ipuçları orada. (Aşağıdaki yazı eski blogdaydı, üzerindeki tozları silkelemenin vaktiymiş demek.)

Newsweek Türkiye’nin son sayısında haber dergiciliğinin kaderine dair önemli bir yazı yayımlandı. Yazarı Newsweek’in editörlerinden Kathleen Deveny; başlığı ise “Newsweek’i yeniden icat etmek.” Newsweek’in baştan aşağı yenilenmesine karar verilmiş. Deveny de bütün yayımcıların çok zor bir dönemden geçtiği bugünlerde, kendi dergisine dair, bir manifesto niteliğinde doğrudan ve çok dürüst notlar sıralıyor. Esas sıkıntı reklam gelirlerinin artık eskisi kadar olmaması; gelirler Deveny’e göre kısa vadede düşmeye de devam edecek. Bunun üzerine ekip baş başa vermiş ve anlaşılan bu işi yapan herkesin bir gün geçmek zorunda olduğu yolu tanımlamışlar:

- Artık gündemi meşgul eden her haberi yapmayacağız. Bu kadar internet sitesi varken nasıl olsa bizden önce herkes yapıyor; biz kendi seçtiklerimiz üzerinde derinleşeceğiz.
- Partizan değil provokatif olacağız. “Kim ne der” diye düşünmeyeceğiz.
- Derginin görünümünü okuru ürkütmeyecek, rahatlatacak bir formatta düzenleyeceğiz.
- Baskı adedini düşürüp, aboneliğin fiyatını arttıracağız. Bize inanan, sadık, eğitimli ve gelir düzeyi daha yüksek bir kesim için yayın yapacağız.
- İnternet sitesini Twitter, video ve bloglarla şimdiye kadar olmadığı ölçüde destekleyeceğiz (ayda 6.8 milyon kişi siteye giriyor.)

İyi bir haber dergisi herkesin işine yarıyor. Bakalım başarılı olacaklar mı?”

Ticari anlamda başarı halen uzakta. Ama iyi bir dergi yaptıklarını ben yakından biliyorum. Benim bilmem bir şeyi fark ettirmiyor tabii.

Satışın Newsweek’in internet sitesindeki ilânı burada. Burada da Donald E. Graham’ın satış açıklamasından sonra Newsweek’ten Daniel Gross’a verdiği röportaj var(Gross için muhtemelen epey sıkıntılı bir röportajdı.)

otoban kenarında ağaç olmak


Tom Waits’in Le Figaro için kendi sorup kendi cevap verdiği röportaja devam:

Cevabını bulamadığınız sorular var mı?

Bir top attığınızda top kime gitmesi gerektiğini biliyor mu? Okyanusun dibinde hiç tıkaç var mı? Jokeyler atlara ne diyor? Kâğıt dönüştürme makinesine koyduğumuzda bir gazete ne hissediyor? Otobanın kenarında ağaç olmak nasıl bir şey? Dünya ne zaman şaha kalkıp bizi eyerinden indirecek? İnsanlar robotlarla evlenebilecek mi? Bir kristal sadece sabırla donatılan bir kömür parçası mı? Ella Fitzgerald şarkı söyleyerek “gerçekten” bir camı kırabilir mi?

yandaş medya nasıl olunur - II




İngiliz seçimleri tefrikasına dün başlamıştım. Hatırlatmak gerekirse, İngiltere’ye bakınca Türkiye’deki yandaş medya tartışmaları fazla naif kalıyor. Bugünkü seçimden önceki son virajda, dünün İngiliz gazeteleri, belki halen anlamayan vardır diye, manşetlere son bir gayret kendi tercihlerini çıkardılar. Aksini yapmamaları için halkı uyarmayı da ihmal etmeden tabii…

Özetleyelim. En çok oyu almasına kesin gözüyle bakılan Muhafazakar Parti’yi ve onun lideri David Cameron’u destekleyen Daily Express iyiden iyiye intikamcı bir ton tutturmuştu: “Bu İngiltere için önemli bir an. Ülke İşçi Partisi hükümetinin 13 yıllık yönetiminde sürekli düşüşteydi. Şimdi her şey Cameron’la değişebilir. Ama onun da tek başına iktidar olması gerek. Bu yüzden gazetemiz Daily Express okurlarından Muhafazakârlar’a oy vermesini istiyor. Mevzubahis olan ülkenin geleceğidir.

Kaybedeceğini artık lideri Gordon Brown’un da kabul ettiği İşçi Partisi’ni destekleyen Daily Mirror da savaş baltalarını biliyordu. Ve diyordu ki: “Eton Koleji’nde eğitim gören elit David Cameron seçimden sonra sizi gözüne kestirmiş olabilir. Cameron, seçimden hemen sonra, kamudaki 40 bin işi ortadan kaldıracak, ihtiyaç sahiplerine çocuk yardımını kesecek, 2400 polis ile 14200 öğretmenin görevine son verecek. Siz de onun hedefinde olabilirsiniz."

Sürpriz bir şekilde atağa kalkan ve bazı anketlerde İşçi Partisi’nin bile önünde görünen Liberal Demokrat Parti ve onun genç lideri Nick Clegg’i destekleyen The Independent ise bambaşka bir ton tutturmuştu. Entelektüel eğilimleriyle tanınan gazete iki partili siyasi yapının işlemediğini söylüyor, okurlarından da ona bir son vermesini istiyordu: “Liberal Demokratlar’a akın çok değerli bir şeyi ortaya çıkardı: Bir kuşaktır ilk defa siyasi düzenin radikal revizyonu için bir imkân belirdi. Halk kendi oyunun işe yarayabileceğini hissetti. Clegg’in partisi çarpıcı bir iş yaptı. Ama İngiliz siyasetinin kabuğu çatlasa da halen kırılmadı. Eski usul siyasetin menfaatleri halen galip gelebilir. “Eski tas eski hamam” siyaseti bu defa bir Muhafazakâr hükümetin sürdürmesi riski var.”

İngiltere’de oyunun kuralları farklı. Açıktan açığa “AK Parti’ye oy verin” diyen bir Sabah’ı ya da “Recep Tayyip Erdoğan’ı tarihten silin” diye manşet atan bir Hürriyet’i göz önüne getirebiliyor musunuz? Kan gövdeyi götürürdü herhalde.

hüküm günü


Bugün İngiltere’de seçim günü. Seçim kampanyası yaklaşık bir buçuk ay sürdü ve İngilizler seçimden çok liderlerin karakterleri ve geçmişlerini tartıştı. Türkiye’yi düşününce bu durum çok da garip gelmiyor. Ama bir fark var tabii. İngilizler sınıf meseleleriyle her zaman herkesten daha fazla ilgilenmiştir dolayısıyla en çok tartışılan da liderlerin sınıf mensubiyetleriydi. Tabii ki Marx’a falan referans verilmedi, mesele olabildiğince sulandırılarak tartışıldı. Mevzunun ana izlekleri için aşağıya buyurun:

David Cameron (Muhafazakâr Parti): Kral IV. William’ın soyundan geliyor. Aristokrat sınıftan çocukların gittiği Eton Koleji’ni bitirdi. Elbette ki aileden zengin.

Nick Clegg (Liberal Demokrat Parti): Beyaz Rus bir baronesin torunu, annesi Hollandalı, karısı İspanyol. Eton’un sosyal statü açısından bir kademe altındaki Westminster Koleji’ni bitirdi. Onun ailesi de yükünü epey tutmuştu.

Gordon Brown (İşçi Partisi): Halihazırdaki Başbakan (ki bugün muhtemelen koltuktaki son günü) köken itibariyle sıradan halka en yakın kişi olmakla övünüyor. Babası İskoçya Kilisesi’nde papazdı. Edinburg Üniversitesi’ne gitti ve orada solcu öğrencilerin lideri oldu. Oturduğu en güzel ev, yakında boşaltacağı Downing Sokağı 10 Numara’dakiydi.

yandaş medya nasıl olunur?




Evet, kimi gazete ve gazeteciler hükümetten yana. Bazısı açıktan, bazısı da mahcubiyetten utanıp kızararak destek bildiren yazılar yazıyor, manşetler atıyor, haber seçiyor, haber eliyor. Kimisiyse sadece muhalif değil, ayrıca muhalefeti de destekliyor. Biz de renklerini belli ettikleri için kızıyoruz onlara. İngiltere’de Perşembe günü yapılacak genel seçimler öncesinde, yandaş medya veya bir kısım medya nasıl olunurmuş bir bakalım. İngilizler’in bu küstah açıklığı aslında bizim mahcup medyamıza da tavsiye edilebilir. Sonuçta her şey ortada olur, herkes de rahat bir nefes alır, işine bakar.

Kategorizasyon New York Times’tan (Eric Pfanner'in Media Cache köşesi):

The Times: Muhafazakâr Parti’nin lideri David Cameron’u destekliyor.

The Sun: Avustralyalı medya baronu Rupert Murdoch’un güçlü tabloid gazetesi, geleneksel olarak Muhafazakârlar’ı destekliyor. O kadar ki, 1992 seçimlerinde Muhafazakârlar kazanınca, gazetede “Bizim gazımızla kazandılar” diye manşet atmışlardı.

The Economist
: Muhafazakâr Parti’yi destekliyor.

The Telegraph: 2. Dünya Savaşı’ndan beri gönlü Muhafazakârlar’da.

The Daily Mail: Genelde Muhafazakârlar’ı destekliyor.

The Guardian: Sol eğilimli gazete Nick Clegg’in anketlerde üçüncü çıkan Liberal Demokratlar'ını destekliyor.

The Independent: Sol eğilimli bir gazete daha. O da Liberal Demokratlar’ı destekliyor.

The Mirror: Kararlı biçimde Gordon Brown’un İşçi Partisi’ni destekleyen tek gazete.

eve dönmenin yolları

Bir yaz sabahı Haydarpaşa’dan kalkan Toros Ekspresi’ne atlayalı neredeyse 20 yıl olmuş. Hep otobüsle kat ettiğim İstanbul-İskenderun güzergâ...