beyin egodan daha az enerjik olduğunda

Yol açtığı bütün sefaletler nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü'nün yapılacak işler listesinin başında gelmesi gereken, dar görüş adında, özellikle sevimsiz ve cesaret kıracak denli sık rastlanan bir bela vardır. Dar görüş, beyin egodan daha az enerjik olduğunda çoğalan optik bir mantar yüzünden oluşur. Siyasete maruz kalınca karmaşık bir hal alır. İyi bir düşünce, sıradan dar görüşün filtre ve kompresörlerinden geçirilince öte taraftan ölçü ve değer açısından azalmış olarak çıkmakla kalmaz, yeni dogmatik biçimlenimiyle başlangıçta niyetlenilenin tersi etkiler üretir.

İşte bu şekilde, İsa Mesih'in sevgi dolu düşünceleri, Hıristiyanlık'ın kötülük saçan klişeleri haline gelmiştir. İşte bu nedenle, tarihteki neredeyse her devrim başarısızlığa uğramıştır: Ezilenler iktidarı ele geçirir geçirmez "devrimi korumak" için totaliter taktiklere başvurarak ezenlere dönüşürler. İşte bu nedenle, önyargının ortadan kalkmasını arzulayan azınlıklar hoşgörülerini yitirir, barış arzulayan azınlıklar militanlaşır, eşitlik arzulayan azınlıklar kendilerini üstün görmeye başlar ve özgürleşmeyi arzulayan azınlıklar saldırganlaşır (kendini baskı altında tutmanın ilk belirtisi gergin bir kıç deliğidir).

Tom Robbins / Ağaçkakan (Çeviren: Fatma Taşkent)

ne zamandır görüşemedik


Boris, John'a "Soğuk Savaş'tan beri görüşemedik, özledim" diyor. Sınırın Suriye tarafında duruyor. Diğer tarafta Amerikalı John. Muhalif gruplara silah sevkiyatı işini hallediyor. Diğer taraf bizim taraf.

Kuraldır; sahnede görünen silah patlar. Savaştaki kural, patlayan silahın yeniden doldurulması. Silahlar bedava değil. ABD'nin, Rusya'nın ilgisi hikâye. Kimin kazanacağı zaten belli.


Karikatür: Chappatte, International Herald Tribune

bizi savaşa kim sokacak?

Savaşa karşı çıkmak basit ve temizdir. Her zaman için doğru, namuslu seçimdir.

Onaylamam ama çok canı yanınca savaşa tutuşanı da anlarım. Çok canı yananlara yardım götürmek için savaşa kalkışanı da (bu aslında hiç yaşanmaz, araya hep başka hesaplar karışır.)

İşte o başka hesapları yapan bir üçüncü tür var. Adına neocon diyoruz. Yeni muhafazakârlar. Yeni dediğime bakmayın binlerce yıldır sahnedeler. "Çıkarımız varsa savaşalım yoksa işimize gücümüze bakalım" diyenler bunlar. Geçenlerde bahsetmiştim; Niall Ferguson'u akla getirebilirsiniz.

ABD'nin Fransa'nın İngiltere'nin politikasını her durumda bu kişiler yapar da Türkiye de neoconluk sökmezdi. Küçük ve etkisiz bir gruptu. İşler değişti. Kendilerini bir ara "muhafazakâr demokrat" diye adlandıranlar yavaştan demokratı atıp kısa yoldan yeni muhafazakârlığa geçiyor. Hükümetle siyasetle doğrudan ilgisi yok. Genel bir tavır bu. Neoconluk gelişiyor. "Bir koyalım beş alalım"cıların sayısı arttı.

Televizyonları açın bakın, çıkar hesaplarını yapanlar kim, fetih tüccarları kim, enerji hatlarından, unutulmuş topraklardan dem vuranlar kim?

Şimdiden bilin de, girersek eğer savaşa, dökülecek kanda bunların vebali var.

kıyıya vuranlar. kalamar teknesi, golf sopası, harley-davidson

Bürokratlarımız, başbakan ve başbakanın uçağındaki gazeteler Rio'da. İşin devlet kısmı, Rio+20 Zirvesi'nde gezegenin sorunlarını tartışacak, çözüm üretecek, enerji politikalarını en azından gelecek nesiller yararına düzenleyecek. Gazeteciler de zirveyle ilgili tartışma haberlerini geçecek. Kâğıt üzerinde tabii... Bildiğin tatil yapacaklar.

Biz başka bir hikâyeye bakalım. Geçen Mart, önce Fukuşima depremi / tsunami sonra nükleer santralde patlama ve sızıntının ardından Mayıs sonunda radyasyona bulanmış ton balıkları California sahillerine vurdu. Aşağıdakiler bir sene boyu o sahillerde bulunan diğer 'şeylerin' hüzünlü listesidir:

Nisan 2011:  Bournemouth Incident filminde kullanılan bir malzeme. Bir deniz hayvanının kabuğuna benziyor.

Eylül 2011: 6 metrelik balıkçı teknesi.

Aralık 2011: Çocuk çorabı, diş fırçası.

Mart 2012: 45 metrelik kalamar teknesi.

Nisan 2012: Golf sopaları.

Nisan 2012: Futbol ve voleybol topu (futbol topunun sahibi bulunup iade edildi.)

Nisan 2012: Harley-Davidson marka motosiklet.

Kaynak: Time

kokuşmak


Newsweek iki sene önce can çekişirken, dünyanın en fırsatçı yazarlarından biri olan Fareed Zakaria batıyor sandığı gemiden atladı ve kapağı ezeli rakip Time'a attı.

Gemi batmadı; New York entelijansiyasında dergi sihirbazı olarak tanınan Tina Brown'a emanet edildi. Brown, dergiyi yeniden yapılandırdı; bu arada Zakaria'nın rolünü de Niall Ferguson'a verdi. Derginin entelektüel yükünü artık o çekecekti. Harvard'da tarih profesörü olan Ferguson'u bizde YKY'nin yayımladığı üç kitaptan, Uygarlık, İmparatorluk ve Paranın Yükselişi'nden de tanırsınız.

Esas derdime geleyim:

Ferguson o günden bu yana gündemin en sıcak meselelerini yorumluyor. Bu hafta sıra ABD'nin Suriye'ye olası müdahalesindeydi. Uzmanlar, malum, Türkiye'de olduğu gibi Batı'da da ikiye bölünmüş durumda. Kimisi "kalk gidelim" diyor, kimisi de "bok yeme, otur."

Ferguson ikinci cephede. Makalesinde nedenlerini sıralıyor. Hem de korkunç bir açıklıkla. Bir entelektüelden herhalde daha kuvvetle nefret edemezdim. Buyurun, gerekçelerini siz de okuyun (makalenin orijinali için de buraya):

1) İnsani müdahale gereksiz (ABD açısından.) Çünkü ABD'nin artık Ortadoğu'nun petrolüne ihtiyacı yok. Ülkede bulduğu yeni doğalgaz yatakları gelecekte iş görür.

2) İnsani müdahale gereksiz. Çünkü savunma bütçesinde para yok.

3) İnsani müdahale gereksiz. Çünkü müdahale etse de ABD yeterince takdir görmüyor.

Bir de ekliyor: Çok gerekiyorsa gitsin Çin müdahale etsin, hiç değilse kendine biçtiği yeni role uygun davranmış olur.

Bu kadar açık bir yazıya az rastlanır. Bu kadar vicdansızına da. İnsanın ruhu kokuşunca böyle şeyler yazıyor işte.

Ferguson fotoğrafta Saraybosna'da bir mezarlıkta. Bir belgesel için.

eve dönmenin yolları

Bir yaz sabahı Haydarpaşa’dan kalkan Toros Ekspresi’ne atlayalı neredeyse 20 yıl olmuş. Hep otobüsle kat ettiğim İstanbul-İskenderun güzergâ...