darüsselam'da pazartesi

Pazartesi gazetesi diye bir şey var memlekette. İncedir, tembeldir, katırkuturdur... Gazetecilerin çoğu -haklı olarak- Pazar günü tatil yaptığından, ertesi günün gazetesi az haberle çıkar.

Yukarıdaki fotoğraf, Tanzanya'nın İstanbul'u sayılan liman kenti Darüsselam'dan... Geçen Eylül'de bir pazartesi günü çektim. Darüsselam (Dar deniyor kısaca) çarşısı bu gazete bayileriyle dolu. Her iki bayinin arasında da derme çatma onlarca tezgâh var. Tek işleri gazete, dergi ve kitap satmak.

Pazartesi meselesine gelelim. Raflarda gördüğünüz gazeteler gayet kalın; oku oku bitmiyor (çoğu İngilizce olduğundan okuyabildim.) Gazete sayısı da Tanzanya nüfusuna oranla epey fazla.

Sabah erken uyanınca, bir iki saat boşluk buldum. Yanımda götürdüğüm bir memleket gazetesi (ki Pazar sayısıydı) bitti de Tanzanya'nın haftabaşı gazetesini bitiremedim. Çalışıyor gazeteciler.

Dahası okuyor Tanzanyalılar. Seviyorlar okumayı. Bizim gibi değiller.

dergiler hâlâ kral

Newsweek'in matbaadan çekilmesinden sonra herkes (ben dahil) kendi meşrebine uygun bir şeyler söyledi, söylüyor:

Cüneyt Özdemir'inki şu (Twitter'da söyledi): "Newsweek'in kağıt baskıyı bitirme kararından sonra 'yazılı basın öldü mü?' tartışmasını internette yapıyorsan zaten çoktan geçmiş olsun!"

Laf!

Elinde çekiç olan her şeyi çivi sanıyor. Özdemir, tablet yayıncılığa Türkiye'de ilk ve en çok inananlardan, kabul. Bir süredir Dipnot'la bu işin memleketteki sınırlarını da görmeye çalışıyor. Ama tablete iman ettiysen otomatikman matbaanın öldüğünü düşünmen de gerekmez. Özdemir, kendisi dijitale geçtiği için konvansiyonel yayıncılığın çoktan öldüğüne inanıyor olmalı ki, "bunun tartışmasını bile internette yapıyoruz" gibi naif bir cümle kuruyor.

Bugün dünyanın en kolay ve risksiz önermesi herhalde şudur: Dergilerin geleceği dijitalde!

Evet, gelecek dijitalde... Tablet kullanımı artacak, giderek kaçınılmaz hale gelecek ve hemen herkes bugünkü prototiplere benzeyen cihazlarda dergisini, gazetesini okuyacak ama "matbaa öldü, dergiler tek tek dijitale geçecek, Newsweek örneği de bunu gösteriyor" diye atıp tutmak öyle kolay değil. "Matbu dergileri artık gömelim" diyen de varsa -ki görüyoruz var- ya dünyayı tanımıyor ya da tabletten yayın yapıyor demektir.

İşler dergicilik için hiç de kötü gitmiyor.

Birkaç sebep sıralayayım:

- Newsweek yıllardır kan kaybediyordu; abonelik sayısı düşmüş, operasyonel giderleri artmıştı. Time'la rekabeti sürdürebilmek için birçok deneye girişti; hep kaybetti ve nihayet pes etti (gariptir, bu cesur deneylerin sonucundan hep Time yararlandı; şimdi de Newsweek'in dijital macerasını inceleyip pozisyon alacaktır.)

- Dergi sektörüne dair rakamlar beklenenin aksine olumlu (Newsweek'i ayrı tutmak gerekiyor tabii.) Dileyen şurada AP'den Ryan Nakashima'nın yazısını okuyabilir. 

- Dergi meselesinde hep ABD'ye bakılıyor. Halbuki Avrupa'da dergicilik halen kral. İngiltere'den Economist abonelerini geçen yıl neredeyse ikiye katladı; Almanya'da Der Spiegel, Fransa'da Paris Match en az eskisi kadar güçlü ve gündem belirliyor. Rusya'da, Çin'de dergiciliğe ciddi para akıyor.

- Haber dergiciliğinin dışında kalan alanda dergiler halen alternatifsiz. Vogue, GQ, New Yorker, National Geographic gibi dergiler, piyasa zorlamasıyla değil kendi istekleriyle tablet deneylerine girişiyor. Otomobil, yemek, spor ve bilimum hobi dergileri kendi alanlarında zaten rakip tanımıyor.

- Avrupa ve ABD'nin büyük gazetelerinin hemen hepsi, gücünden yararlanmak için, hafta sonları birer dergi yayımlıyor. ABD'de New York Times'ın, İngiltere'de Guardian (Observer adıyla) ve Sunday Times'ın, Hollanda'da Volkskrant'ın, Almanya'da Süddeutsche Zeitung'un hazırladığı dergiler piyasada parayla satılan birçok örnekten daha iyi. Türkiye bu konuda nedense istisna.

- Dergiler halen reklamseverlerin en çok sevdiği mecra. Oradaki okuru iyi tanıyorlar. 

Yani cenazeciliğe heveslenenler hiç yorulmasın... Tutucu biri gibi görünmek istemem ama dergiler daha uzun süre etrafta olacak. Tablet işine de girişecekler; piyasayı da yoklayacaklar. Zaten akıllıca olan bu. Üstelik tablet, Türkiye'ye önemli bir yenilik getirecek; aboneliğin ortaya çıkmasını sağlayarak dergilere daha sağlam bir okur tabanı yaratacak (bugüne dek National Geographic ve birtakım ideolojik dergilerden başkasının memlekette giremediği bir alan.) Dergiler bu avantajlardan yararlanıp yoluna devam edecektir.

Kaldı ki kafa yormak gereken konular başka. Türkiye'de iyi dergi yapacak ekip ve o dergiyi talep edecek okur var mı? Esas düşünülmesi gereken o. İçerik ve talep yoksa, ister dijitalde ol, ister konvansiyonelde, kaybetmeye mahkumsun zaten.

newsweek gerçekten öldü mü?


Yabancı gazetelerde, haber sitelerinde dolanıp Newsweek üzerine yazılanları okuyorum. Analizlerin hemen hepsinde "biz zaten söylemiştik" bilmişliği var; "bu çağda haber dergisine yer yok" deniyor. Okur yorumları daha da acı (bana göre ekşi.) Genel kanaat şu: Newsweek bozmuştu, layıkını buldu...

"Layıkı gerçekten bu mudur"a gelmeden önce, hafıza tazeleyelim:

Derginin yayın müdürü Tina Brown, iki gün önce açıkladı: Newsweek, 2013 itibariyle basılmayacak. İki yıl önce dergiyle birleşen internet sitesi Daily Beast (ki onun da kurucusu Brown) ve şu an için kıvamı belirsiz bir tablet formatıyla yola dijital dünyada devam edilecek.

Şimdi girişteki konu... Basın meseleleri söz konusuysa, iki tarz insanın görüşünü kale almıyorum. Birincisi, bir dergi kapandıktan sonra "biz zaten söylemiştik" diyip rakamları art arda dizenler. Bunlar genelde içinden "oh olsun" diyen gazetecilerdir; çoğunlukla bir hesapları vardır ve o hesapla yaşamalarına nihayet gerek kalmamıştır. Üstelik iş işten geçtikten sonra meseleyi açıklayacak rakam her zaman bulunur.

İkinci grupta da "zaten çok bozmuştu ya" diyen okurlar var. Yıllarca haftalık haber dergilerinde çalışan biri olarak kendimden örnek vereyim. Bu okurlarla karşılaştığınızda (eş dost da olabilirler) "çok beğeniyorum, her ay muhakkak alıyorum" derler. "Ama bizim dergi haftalık" demeye gerek bile duymazsınız. Ne fark eder, okumayacaklar işte.

Yine de atlamak olmaz. "Çok bozmuştu" kısmı için söyleyeceklerim var. Newsweek'i Tina Brown döneminde yakından takip ettim. Hemen her sayısını da alıp okudum. İmkânları kısıtlı olmasına, hemen tüm büyük yazarlarını ezeli rakip Time'a kaptırmasına rağmen (örnekse Ferit Zekeriya, hatta eski yayın müdürü Jon Meacham) iyi dergi yaptı Brown. Dinamik, işleyen ve merak uyandıran bir dergi hazırladı. Başka kıstas yok, okuruna Time'dan daha iyi ve daha küresel bir yayın sundu. Öyle "zaten bozmuştu" diye atıp tutmak yok yani...

Söylemeye gerek yok tabii. Dergiyi alan, okuyan ve beğenmeyen birisine lafım olmaz. Kimse beğenmek zorunda değil.

Artık mesele şu: Tablet versiyonu tutacak mı? Dijital dergi ayakta kalacak mı? Her şeyden önce Newsweek'i (ve haber dergilerini) ileride kim okuyacak? Konuşmaya bunlarla devam ederiz (görüşlerinizi de merak ediyorum, yazın, tartışalım)

Newsweek bir dolara satıldığı zaman (o günlerde Newsweek Türkiye'de çalışıyordum) ne olmuştu hatırlamak için, şu aşağıdaki yazıların da tozunu silkeleyelim:

Newsweek'i kim öldürecek?
Newsweek'i kim kurtaracak?

hayatta kalmak

International Herald Tribune'un yorum sayfası editörü Serge Schememann anlatıyor:

"Bir zamanlar karşılaştığım bir psikiyatr, insanlar iyi ve kötü haberi eşit oranda okusa bile, yine de her şeyin genellikle kötü gittiğine inandığını söylemişti. Sebebini de şöyle açıklıyordu: 'Hayatta kalmamıza yarayabilecek bilgiye öncelik vermeye eğilimliyiz."

Gazetecisiyle okuruyla, basın kültürü daha iyi tarif edilemezdi. Yine de içgüdüsel olarak bu yöne meyleden uyduruk yazarları (Y. Özdil gibi) baştacı etmeye gerek yok. Onların önceliği siz değilsiniz, kendileri. Kötü haber vererek, yoksa uydurarak hayatta kalıyorlar.  

ay sarayında