Bir dönem, Kadıköy’deki yıllarımızda terzilerin, kırtasiyecilerin, tuhafiyecilerin art arda kapandığını görmüştük. Onların yerine hep üçüncü nesil kahveciler açıldı. Onlar da kapandı; üçüncü nesil kahvecilerin yeni sürümleri açıldı. Onlar da kapandı, İstanbul’un eğlence hayatının en az yarısı Kadıköy’e göçtüğü için tekel bayiler açıldı.
Amsterdam’da da benzer bir süreç var. Pandeminin ve sonrasının da büyük katkı yaptığı bir süreç.
Burada da her yer kapanıyor. Terziler, kırtasiyeler, restoranlar, kafeler ve restoranlar. “Tuttu” dediğimiz yerler de kapanıyor.
Yerlerine tek bir şey açılıyor: Spor salonları. Yani ‘gym’ler.
Herkes koşuyor. Yemiyor içmiyor üşenmiyor koşuyor. Herkes ağırlık kaldırıyor. Herkes spor yapıyor. Salonda koşmayan parkta koşuyor. En ufak açık alanda, en minik meydanlarda boks dersleri, fitness kursları var.
Bütün şehir bir beden eğitimi sınıfı gibi. Taytlı, eşofmanlı, kulaklıklı…
Sağlıklı olmakta bir zarar yok ama bu endüstrinin bütün şehri yutması bir tuhaf.
Yeni bir hayat geliyor…