Yıllar önce çalıştığım gazetenin kapısında dikilmiş sigara içerken, dışarı sıkıcı takım elbiseli, biraz kel biraz fodul, dört-beş adam çıktı. Yanlarında korumaları. Hepsi sizin de bir bakışta tanıyacağınız, tanıyıp hazzetmeyeceğiniz insanlardı. Mühim kişilerdi. Halen de mühimler. Konuşup gülüştüler; bir süre daha ayak üstü konuştular. Sonra farklı arabaların kapıları önlerinde açıldı. Onlar binene kadar dışarıda bekledi şoförleri… Gittiler.
O zaman, bunun ne sıkıcı bir hayat olduğunu düşünmüştüm. Hepsi aynı kumaştan olsa da, her biri için, diğerlerine katlanmak zorunda kalmak beter bir düzendi. İş icabı için bile olsa bir arada bulunmak… Aynı masada yemek yemek, aynı şaraptan (şimdilerde bu olmayabilir) içmek…
Başkasını yargılamak bana düşmez elbette ama bana göre bu adamlarla arkadaşlık hayatta bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri. Yani yükseliyorsun yükseliyorsun, iş buraya mı geliyor?
Naif bir düşünce elbette. Kısa sürdü zaten. “Yahu” dedim; “Bu adamlar zaten bu hali seviyorlar.” Beraber yatıp kalkmayı, ülke üzerine planlar yapmayı, onu almayı, bunu satmayı falan… Amaç bu zaten.
Yine de makul değil benim için. İnsan ne için yaşar? İnsan parayı pulu ne için ister?
Kimisi, bir ülke daha göreyim, bir yemek daha tadayım, bir kitap daha okuyayım, diyor. Kimisi de demiyor.
Normal olmasına normal de…
Kemal Tahir’den ‘Kurt Kanunu’nu okurken sanırım gerçek cevabı buldum. ‘İktidarı neden sevdiğini’ kitabın hemen başında Abdülkerim Bey’e söyletiyor Kemal Tahir:
“ (…) İnsanların kendisinden korkmalarına evvel-eski bayılıyordu. İktidarı hırsla istemesi bundandı. Hem de olur olmaz iktidar değil, polisle ilgili… Yakalamakla, içeri atmakla, sopa çekmekle ilgili, ürkütücü, köpekleştirici soydan iktidar… İçişleri’nin çağırdığını duyduğun anda, dizleri kesilmeli herifin… Boğazı kurumalı… Çoluk çocuk, cenaze çıkıyor gibi çığrışmalı… N’olduğu belirsiz çünkü… Bunun ucunda asılmak bile var… En yüreklisi köpekleşmeli önümüzde… Tükrüğünü yutamamalı…”
Tabii ya. Başka ne olacaktı? İnsan insana benzemiyor. Bazısı insana faydalı olmayı diliyordur belki (bunun için iktidar olmaya gerek var mı!) ama bazısı da dövmek, öldürmek, sindirmek, susturmak istiyor… Bazısı takımları çekip, almak satmak istiyor. Çaresiz, birbirlerine de katlanıyorlar.