beni bunca severek nasıl incitiyorsun
Buika - No habrá nadie en el mundo from Mehmet SAYGILI on Vimeo.
Son iki hafta sadece bu şarkıyla geçti desem yeri. Yeni tanıdığım Buika'nın diğer şarkılarını da dinledim elbette ama hep buna döndüm: No Habra Nadie En El Mundo... Bir büyük sesle bir büyük şarkı ancak böyle güzel buluşur. Bir de tabii o muazzam dizeler var: Beni bunca severek / nasıl incitiyorsun, anlamıyorum.
Buika'lı günlere devam...
Son iki hafta sadece bu şarkıyla geçti desem yeri. Yeni tanıdığım Buika'nın diğer şarkılarını da dinledim elbette ama hep buna döndüm: No Habra Nadie En El Mundo... Bir büyük sesle bir büyük şarkı ancak böyle güzel buluşur. Bir de tabii o muazzam dizeler var: Beni bunca severek / nasıl incitiyorsun, anlamıyorum.
Buika'lı günlere devam...
yaşayan tüm alfabelerdeki harfler
Ele geçen çok parayla ne yapmalı? Selçuk Altun'un Bizans Sultanı isimli romanının başkahramanı (ismini söylemeyeyim çünkü yazar da neredeyse sona kadar söylemiyor) şu aşağıda okuyacağınız düşü kurmuş. Binanın kitap şeklinde olması dışında hemfikirim. Ah, hemfikirim ne demek, çok beğendim...
"(...) yerimde olsalar belki ellerine geçmeyecek milyarları nasıl eriteceklerinin tasasına düşerlerdi. Ben kent merkezinde, kitap şeklinde camdan bir bina yaptırırdım. İçinde dünyanın en büyük şiir kitapları ile sözlük kütüphanesini kurardım. Geceleri, yaşayan tüm alfabelerdeki harfler ışıklı yayınla binanın cephesinde pırıl pırıl dönerdi. Her gece binanın cephesinde bir şiir ışıldardı. Bu bina dünyanın çirkefliklerine karşı zırhım, mezarım olurdu. Kalan servetimi bu dünyanın en sevimli varlıklarına, yoksul çocuklara bağışlardım."
"(...) yerimde olsalar belki ellerine geçmeyecek milyarları nasıl eriteceklerinin tasasına düşerlerdi. Ben kent merkezinde, kitap şeklinde camdan bir bina yaptırırdım. İçinde dünyanın en büyük şiir kitapları ile sözlük kütüphanesini kurardım. Geceleri, yaşayan tüm alfabelerdeki harfler ışıklı yayınla binanın cephesinde pırıl pırıl dönerdi. Her gece binanın cephesinde bir şiir ışıldardı. Bu bina dünyanın çirkefliklerine karşı zırhım, mezarım olurdu. Kalan servetimi bu dünyanın en sevimli varlıklarına, yoksul çocuklara bağışlardım."
röportajın ölümü
(...) Türkiye uzun yıllardır demokrasi uydurması, perdesi altında bal gibi faşizmi yaşıyor. Demokrasi demokrasi diye kendimizi aldatıyoruz. Çoğunlukla gazetelerimiz bu örtülü faşizmin birer çığırtkanı. Gelen ağam, giden paşam gazeteleri bunlar. Bunlar yurdun, insanın gerçeğine varmak için kişilikli kimseleri bulacaklar, yetiştirecekler de insan ve yurt gerçeğine varacaklar, öyle mi? Faşizmin yoğunlaşması Türkiye'de röportajın ölümüyle sonuçlanmıştır.
Yaşar Kemal (Ağustos 1975 / Milliyet Sanat'ın röportaj soruşturmasına yanıtlar)
Yaşar Kemal (Ağustos 1975 / Milliyet Sanat'ın röportaj soruşturmasına yanıtlar)
on dakika
Telefonun diğer ucundakileri hep merak ettim ama hiç böyle düşünmemiştim. Alberto Ruiz Rojo insanlık durumunu bir çırpıda özetlemiş. On dakika...
hoşçakal berkin
Bugün bu şiir, bir daha. Dağlarca'dan. Söylenmeye devam edecek.
hey göklere duman durmuş dağlar hey
değirmenin üstü her gün yel olmaz
dinle ağa, dinle paşa, dinle bey
sen söylersin o susar mı bel olmaz
hey göklere duman durmuş dağlar hey
değirmenin üstü her gün yel olmaz
dinle ağa, dinle paşa, dinle bey
sen söylersin o susar mı bel olmaz
bir gün biz kargayken
Bet She'an from Bet She'an Team on Vimeo.
Madem
günler Martin Mystere ile geçiyor, benzer ruhlu bir animasyonla notumuzu
düşelim buraya.
Bet
She’an (Beit She’an da deniyor) Antik Mısır’dan, Eski Ahit’ten, Bizans’tan bugünlere
dek uzanan bir kadim kent. Ona dair bir animasyon ürkütücü ve kasvetli olmak
zorundaydı. Olmuş.
Film
Calvet David’in elinden çıkma; izlemeye doyamadım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Bin dereden su getirmek, deriz… Bu sözle bir işi yapmamak için oyalanmayı, olmayacak bahaneler üretmeyi anlatırız. Neden böyle söylemişiz? Z...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Yeni yıl kararları... İki yıl evvel, Gazete Duvar için yazmıştım (O kadar olmuş mu yahu?). Burada da dursun... 1 Ocak’ta birçoklarımız yeni...
-
13-14 yıl evvel ‘İki Kral’ isimli kısa bir öykü yazdım. Sonra da onu kaybettim. Tüm arşivlerime, hard disklerime, oraya buraya baktım ama bu...
-
İ plere tutunanlar, ateş yutanlar, bıçak atanlar… Bükülenler, katlananlar, uzayanlar… Elastikler, devler, oransızlar… Tuhaflıklar bitiyor di...
-
Sadece çocuklar gözlüklerini dünyanın en önemli işini yapıyormuş gibi düzeltir. Minik burnun üzerinde kaşıntı. Kulaklarda beklenmedik bir ağ...