dergiler hâlâ kral

Newsweek'in matbaadan çekilmesinden sonra herkes (ben dahil) kendi meşrebine uygun bir şeyler söyledi, söylüyor:

Cüneyt Özdemir'inki şu (Twitter'da söyledi): "Newsweek'in kağıt baskıyı bitirme kararından sonra 'yazılı basın öldü mü?' tartışmasını internette yapıyorsan zaten çoktan geçmiş olsun!"

Laf!

Elinde çekiç olan her şeyi çivi sanıyor. Özdemir, tablet yayıncılığa Türkiye'de ilk ve en çok inananlardan, kabul. Bir süredir Dipnot'la bu işin memleketteki sınırlarını da görmeye çalışıyor. Ama tablete iman ettiysen otomatikman matbaanın öldüğünü düşünmen de gerekmez. Özdemir, kendisi dijitale geçtiği için konvansiyonel yayıncılığın çoktan öldüğüne inanıyor olmalı ki, "bunun tartışmasını bile internette yapıyoruz" gibi naif bir cümle kuruyor.

Bugün dünyanın en kolay ve risksiz önermesi herhalde şudur: Dergilerin geleceği dijitalde!

Evet, gelecek dijitalde... Tablet kullanımı artacak, giderek kaçınılmaz hale gelecek ve hemen herkes bugünkü prototiplere benzeyen cihazlarda dergisini, gazetesini okuyacak ama "matbaa öldü, dergiler tek tek dijitale geçecek, Newsweek örneği de bunu gösteriyor" diye atıp tutmak öyle kolay değil. "Matbu dergileri artık gömelim" diyen de varsa -ki görüyoruz var- ya dünyayı tanımıyor ya da tabletten yayın yapıyor demektir.

İşler dergicilik için hiç de kötü gitmiyor.

Birkaç sebep sıralayayım:

- Newsweek yıllardır kan kaybediyordu; abonelik sayısı düşmüş, operasyonel giderleri artmıştı. Time'la rekabeti sürdürebilmek için birçok deneye girişti; hep kaybetti ve nihayet pes etti (gariptir, bu cesur deneylerin sonucundan hep Time yararlandı; şimdi de Newsweek'in dijital macerasını inceleyip pozisyon alacaktır.)

- Dergi sektörüne dair rakamlar beklenenin aksine olumlu (Newsweek'i ayrı tutmak gerekiyor tabii.) Dileyen şurada AP'den Ryan Nakashima'nın yazısını okuyabilir. 

- Dergi meselesinde hep ABD'ye bakılıyor. Halbuki Avrupa'da dergicilik halen kral. İngiltere'den Economist abonelerini geçen yıl neredeyse ikiye katladı; Almanya'da Der Spiegel, Fransa'da Paris Match en az eskisi kadar güçlü ve gündem belirliyor. Rusya'da, Çin'de dergiciliğe ciddi para akıyor.

- Haber dergiciliğinin dışında kalan alanda dergiler halen alternatifsiz. Vogue, GQ, New Yorker, National Geographic gibi dergiler, piyasa zorlamasıyla değil kendi istekleriyle tablet deneylerine girişiyor. Otomobil, yemek, spor ve bilimum hobi dergileri kendi alanlarında zaten rakip tanımıyor.

- Avrupa ve ABD'nin büyük gazetelerinin hemen hepsi, gücünden yararlanmak için, hafta sonları birer dergi yayımlıyor. ABD'de New York Times'ın, İngiltere'de Guardian (Observer adıyla) ve Sunday Times'ın, Hollanda'da Volkskrant'ın, Almanya'da Süddeutsche Zeitung'un hazırladığı dergiler piyasada parayla satılan birçok örnekten daha iyi. Türkiye bu konuda nedense istisna.

- Dergiler halen reklamseverlerin en çok sevdiği mecra. Oradaki okuru iyi tanıyorlar. 

Yani cenazeciliğe heveslenenler hiç yorulmasın... Tutucu biri gibi görünmek istemem ama dergiler daha uzun süre etrafta olacak. Tablet işine de girişecekler; piyasayı da yoklayacaklar. Zaten akıllıca olan bu. Üstelik tablet, Türkiye'ye önemli bir yenilik getirecek; aboneliğin ortaya çıkmasını sağlayarak dergilere daha sağlam bir okur tabanı yaratacak (bugüne dek National Geographic ve birtakım ideolojik dergilerden başkasının memlekette giremediği bir alan.) Dergiler bu avantajlardan yararlanıp yoluna devam edecektir.

Kaldı ki kafa yormak gereken konular başka. Türkiye'de iyi dergi yapacak ekip ve o dergiyi talep edecek okur var mı? Esas düşünülmesi gereken o. İçerik ve talep yoksa, ister dijitalde ol, ister konvansiyonelde, kaybetmeye mahkumsun zaten.

2 yorum:

Sen ne dersin?

yeşil sos niye bitti?

Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...