Yaz başında Aziz Nesin’in bir yazısından hareketle, bir insanın yazar olduğu yüzünden anlaşılır mı, diye sormuştum. Anlaşılıyorsa, uygun isim Kemal Tahir’dir, demiştim.
kemal tahir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kemal tahir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yazar pozu
insanın yazar olduğu yüzünden anlaşılır mı?
Aziz Nesin, okuduğu kitaplar hakkında acı tatlı notlarını kaleme aldığı ‘Okuma Güncesi’nde sormuş: Bir insanın yüzüne baktığında yazar olduğu anlaşılır mı? İnsanı gıdıklayan bir soru. Önce Nesin’den okuyalım:
“Bir insanın yüzüne bakınca yazar olup olmadığı ya da iyi yazar olup olmadığı anlaşılır mı? İnsan sarrafı olduklarını öne sürenler belki anlayabilirler bunu. Ben hiç anlayamamam yüzlerine bakınca insanların ne olduklarını. Ama okuduğu kitapların bir insanın yüzüne yansıdığını çok iyi biliyorum. İnsanın yüzünden yazar olduğu anlaşılmasa bile, olmadığı azçok kestirilebilir. 'Ultimatom' kitabının arka kapağında yazarı Paul Bonnecarrère’nin resmi vardı. Balıkçı yaka bir kazak, üzerinde o hiç sevmediğim omuzları apoletli (sivil) açık renk pardösülerden. Resimdeki adamın yüzüne uzun uzun baktım. Kalın çizgili bir yüz. Kurnaz kurnaz bakan gözler. Bu adam usta bir yazar, iyi bir romancı olamaz diye düşündüm. Ama çevirmen Semih Tuğrul adı güvence verdi bana. Hiç yüzünden insanın yazar olmadığı anlaşılabilir mi? Benim, Yaşar Kemal’in, Kemal Tahir’in yüzlerimiz çok mu yazara benziyor! Hele büyük Balzac’ın yüzü!"
*
Bence yüzü her yazarı ele vermiyor. Ama bazılarına bakınca da yazarlıktan başka bir iş yapamayacağını anlıyorsunuz.
Bence yüzü her yazarı ele vermiyor. Ama bazılarına bakınca da yazarlıktan başka bir iş yapamayacağını anlıyorsunuz.
Kemal Tahir konusunda hemfikirim Nesin’le.
Bir de Tomris Uyar’ı ekleyeyim. Onlar sadece yazar olabilirmiş.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
evrenin hiçbir parçası tek başına değil
"Evrenin hiçbir parçası tek başına değil, hiçbir şey tek bir yöne akmıyor. Biz insanlar, gizli ya da açık, geçici ya da kalıcı bağlarda...

-
Podcast bir başka heyecanmış. Yayıncılığın birçok alanında bulundum. Gazetede, dergide çalıştım. Kitap yazdım. Yayınevinde çalıştım. Blogla...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Yıllardır, "öyle mi olsun böyle mi olsun" diyip de bir türlü hayata geçiremediğim podcast, bugün yayında. İki bölüm beraber. Kimse...
-
"Evrenin hiçbir parçası tek başına değil, hiçbir şey tek bir yöne akmıyor. Biz insanlar, gizli ya da açık, geçici ya da kalıcı bağlarda...
-
İngilizce’de ameliyathaneye ‘operating theater’ da deniyor. Dilin bir azizliği değil, ilk zamanlar gerçekten bir tiyatro sahnesi gi...
-
Dün Yunanistan sınırında göçmenlere karşı insanlık suçları işlenirken, Türkiye’de kalbi göçmenlere karşı nefretle dolmuş binlerce, belki...
-
Bir öyküyü her gün anlattığında, yüzüncü anlatışında, ilkine göre ne kadar değişmiş olur? Ne kadar değiştirirsin onu? Aslı ne kadar kalır? G...