sait faik abasıyanık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sait faik abasıyanık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

şoseden ayrılanlar


Zorunlu dört duvar arasından sonra, yürümeye yeniden başlarken, Sait Faik'ten bir pasaj... Gözden kaçmış bir manifesto... Bir edebi inci, yolda görülmüş bir rüya... 


“Şoseden ayrılan yolların güzel, harikulade yerlere, bilinmedik, hep arzulanmış yerlere gittiklerini zannetmeyen bir yaradılışta kaç insan vardır bilmem. Varsın olsun! Mademki her zaman insanların içinde bir cennet yaratmak hulyası hakikat kadar kuvvetlidir. Şoseden ayrılan, etrafında kara ve kocaman böğürtlenlerin olduğu ıslak gibi toprak yolda istediğiniz kadar cennet köyler, sevişen insanlar, mahsuldar topraklar, tahayyül edebiliriz. Madem ki bugün evimizden çıkarken kırlara çıkmayı, çobanlarla konuşmayı, şoseden yürümeyi, böğürtlen yemeyi ve su kenarındaki çimenlere uzanmayı düşündük. Bırakın beni hakikatler! Yürümek istiyorum. Cennetlerin olduğu yere doğru. Ne açıkları, ne açları, ne beni kızına münasip görmeyen zengin tüccarı hiçbir şeyi düşünmeyeceğim. Dertlerimden kime ne?”


Sait Faik Abasıyanık - Çelme


koskoca sait faik muhabirlik yapamaz mı?



Aziz Nesin, anılarında Sait Faik’in ‘başarısız’ gazetecilik macerasını anlatıyor. İnsanlar “koskoca Sait Faik muhabirlik yapamaz olur mu” diye şaşırıyormuş. Nesin, neticede başaramadığını, çünkü Sait Faik’in gazeteciliğin usulünü, geleneğini, haber dilini bilmediğini yazmış.

Sait Faik’in de gazeteci diliyle haber yazmasına gerek mi vardı?  Bıraksalarmış da, kendi üslubunca muhabirlik yapsaydı. Peki ya o güne dek Semaver’i, Sarnıç’ı, Şahmerdan’ı yazıp yayımlamış olan Sait Faik’i bir ay stajyer gibi çalıştırmak! 

Türk basını ne zaman çıtayı bu kadar yükseğe koymuş; bana çok tuhaf geldi.  

Nesin’den okuyun, kendiniz karar verin: 

Fıkra yazarı olduğum Tan gazetesinin iki sahibinden biri olan Halil Lütfi Dördüncü’ye, Sait Faik’i gazeteye alması için rica ettim. Halil Lütfi, gazetede Sait’in bir ay stajyer olarak para almadan çalışmasını, bu deneme sonunda beğenilirse muhabir kadrosuna geçirilebileceğini söyledi. Sait, gazetenin muhabirler salonunda beni bekliyordu. Haberi verdim, çocuk gibi sevindi. Hemen o gün çalışmaya başladı. Gazetenin Beyoğlu muhabiri olmuştu. Ayrıca, gazetenin sekreteri her sabah iş defterine muhabirlerin o gün yapacakları görevleri de yazar, muhabirleri o görevlere gönderirdi. Kırk yaşındaki Sait Faik, hikâyeciliğinin doruğuna erişmişken, bir gazetede stajyer muhabir olmuştu, başarırsa kadroya geçecekti. Hayır, başaramadı. 

Halil Lütfi, çok kişiyi para vermeden stajyer diye gazetesinde bir ya da iki ay çalıştırıp sonra işe almamıştır. Sait Faik’e böyle yaptığını sananlar vardır. Hayır, böyle olmadı. Sait Faik, gerçekten gazeteciliği başaramadı. Bu yüzden Halil Lütfi’yi kınayanlar çok olmuştur. Koskoca Sait Faik, muhabirlik yapamaz olur mu, bir gazete haberi yazamaz mı hiç, diye şaşanlar çoktur. Ama böyle düşünenler, kendileri bir gazete sahibi olsalardı, Sait Faik’i muhabir olarak gazetelerinde çalıştırmazlardı. Çünkü gazete haberi yazmak bir kalıp iştir, görenek ustalığına dayanan bir iştir. Sait, gazete haberi için gerekli bütün bilgileri topluyor, ama bunları bir gazete haberi biçimine sokamıyordu bir türlü. Yapmak istemiyor değil, gerçekten yapamıyordu. Yazıp sekretere verdiği haberler gazetede yer almıyor, Sait de buna çok üzülüyor, hırçınlaşıyordu. Çünkü yazdığı haberler gazeteye ne denli çok girerse, kadroya alınması ihtimali de o denli çok artardı. Yazdığı haberleri, gazeteye girmesi için düzelttiğim çok olmuştur. Ama Sait’in bu yüzden bana çok kızdığını, ancak yıllar sonra, bu duygusunu açıkladığı zaman anlayacaktım. 

Aziz Nesin -  Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim



eve dönmenin yolları

Bir yaz sabahı Haydarpaşa’dan kalkan Toros Ekspresi’ne atlayalı neredeyse 20 yıl olmuş. Hep otobüsle kat ettiğim İstanbul-İskenderun güzergâ...