Benim calistigim devlet kutuphanesinin tek bir okuyucusu var di ve o da koyun delisiydi.Sabah erkenden gelir ve bazan kapanincaya kadar siir kitaplari okurdu.okumayi hafif sesle yapar ve okurken masa da degil dizlerinin uzerine cokerek oturup okurdu genelde.bir eilinde sigarasi,bir eilde kitap ve yerde cay bardagi yanindan hic eksik olmazdi...Bir ara onu gormeyince meraklandim ve sorup ogrendim nere de diye.Devlet onu baska bir kasabada koruma altina almisti.Koruma altina alinmasina sevinirken kutuphanenin tek okuyucusunu kaybetmek beni uzmustu.Cok okudugu icin ona deli diyen koyluler ise kutuphanenin yolunu ancak kisin usuduklerinde beles isinmak ve film izlemek icin buluyordular...Raflarda kuflenmis ve yillarca pislik icinde terk edilmis yuzlerce kitap ise onlara dokunacak sicak ir beli bekliyordular...Okuyucusu olmasa da kutuphanenin kahvehaneye donusmesi ise cok aci vericiydi....
taşra kütüphanesi
Kaybolup gitmesin istedim. "Kitaplar tamamen mi ölüyor"a gelen bir yorum. Radikal'in Likos isimli okurundan:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
evrenin hiçbir parçası tek başına değil
"Evrenin hiçbir parçası tek başına değil, hiçbir şey tek bir yöne akmıyor. Biz insanlar, gizli ya da açık, geçici ya da kalıcı bağlarda...

-
Podcast bir başka heyecanmış. Yayıncılığın birçok alanında bulundum. Gazetede, dergide çalıştım. Kitap yazdım. Yayınevinde çalıştım. Blogla...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Yıllardır, "öyle mi olsun böyle mi olsun" diyip de bir türlü hayata geçiremediğim podcast, bugün yayında. İki bölüm beraber. Kimse...
-
"Evrenin hiçbir parçası tek başına değil, hiçbir şey tek bir yöne akmıyor. Biz insanlar, gizli ya da açık, geçici ya da kalıcı bağlarda...
-
İngilizce’de ameliyathaneye ‘operating theater’ da deniyor. Dilin bir azizliği değil, ilk zamanlar gerçekten bir tiyatro sahnesi gi...
-
Dün Yunanistan sınırında göçmenlere karşı insanlık suçları işlenirken, Türkiye’de kalbi göçmenlere karşı nefretle dolmuş binlerce, belki...
-
Bir öyküyü her gün anlattığında, yüzüncü anlatışında, ilkine göre ne kadar değişmiş olur? Ne kadar değiştirirsin onu? Aslı ne kadar kalır? G...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?