1000!

Bin dereden su getirmek, deriz… Bu sözle bir işi yapmamak için oyalanmayı, olmayacak bahaneler üretmeyi anlatırız. Neden böyle söylemişiz? Zordur aslında bin dereden su getirmek. Yapmak yapmamaktan daha zahmetlidir… Şu karda kışta, yağmurda çamurda, gideceksin de uğraşacaksın da toplayacaksın da…

Ah, dilimiz, o güzel kafa karışıklığımız.  

Yazacak mıyım yazmayacak mıyım, ne yazacağım derken… İşte bu blogdaki 1000 numaralı post’um. Bininci dereden getirdiğim su… Sessiz sedasız, kendi kendine kaynamış sular. Bahtiyarım. 


Burası sessiz, burası çılgın kalabalıktan uzak. Burası kendi halinde, eski usul, giderek daha da eski usul bir yer. İşte şimdi burada, kendim için, ailem için, bu blogda bahsettiğim herkes için ve senin için sevgili okur, bir küçük mum dikiyorum. 


Yanında da bir avuç su…  Bin derenin suyu.


Resim Midjourney

8 yorum:

  1. İyi ki yazıyorsunuz Yenal Bey. Eminim benim gibi sessizce gelip, yorum yapmadan okuyan ama varlığınızdan mutlu olan binlerce okurunuz vardır :)

    YanıtlaSil
  2. Ne tatlı bir habercidir o: eski usul'de yeni bir post var! Ve heyecanla sığınağa koşarız. Ses etmeden, bir ateş etrafında.....

    YanıtlaSil
  3. Nice 1000'lere, gerçekten kalitesini hiç bozmadan... Tebrikler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, eksik olmayın ☘️

      Sil
  4. İkinci kitabım çıktı, ama halen blogumun yeri başka. Dediğiniz gibi, buradaki sakinlik bile başlı başına bir değer. Nice 1000'lere diyelim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürler, sizin. de kitabınız hayırlı olsun, çok okunsun ☘️

      Sil

Sen ne dersin?

kayayı delen incir

Yeni yıl kararları... İki yıl evvel, Gazete Duvar için yazmıştım (O kadar olmuş mu yahu?). Burada da dursun... 1 Ocak’ta birçoklarımız yeni...