


Bizde Tansu Çiller başa geçtiğinde ne tartışılıyorsa Avustralyalılar da şu an aynısını tartışıyor. Bu uzak ülkenin tarihinde ilk defa bir kadın, Julia Gillard başbakan oldu. Tabii bizden azıcık farkları da var. En saygın gazeteler bile Gillard’ın politik oryantasyonundan ziyade, onun standart kadın politikacı figüründen uzaklığını öne çıkarıyor. En sık işlenen konu da kuaför sevgilisiyle evlenmeden beraber yaşaması. Seçim gelip çattığında bu bahis harlanacaktır.
Umarım Çiller gittikten sonra yaşadıklarımızın aynısını da yaşamazlar.
Çünkü esas mesele başka. Gillard’ın parti içi (İşçi Partisi) bir müdahaleyle devirdiği Başbakan Kevin Rudd, onun politikada yolunu açan liderdi (Bu haliyle biraz Kılıçdaroğlu /Baykal meselesine de benziyor.) Ama başbakanı gerçekten bu rol modeli kadın mı alaşağı etti? Hayır.
Bir çiftlikte büyüyen Kevin Rudd dünyanın şimdiye dek gördüğü en yeşil liderlerdendi. Avustralya’yı Kyoto’ya soktu, bir, karbon vergisi planladı, iki, üstüne bir de koca kıtanın esas sahibi Aborjinler’den ailesinden koparılan çocukları için özür diledi. Ama zengin maden firmalarına ek vergi getirmeye kalkınca, kodamanların sabrını taşırdı. Yerine hemen birini bulup getirdiler.
Biz de Tansu Çiller geldiğinde “kadın” diye sevinmiştik, değil mi? Fark etmiyor sonuçta.
Bir de ben böyle ağlayan başbakan görmemiştim. Belki de o dokunmuştur.