eyvallah ilhan selçuk
İlhan Selçuk'un ardından nasıl bir gazete yapacaklarını ve ne diyeceklerini merak ediyordum. Bu yüzden dün Cumhuriyet'te neredeyse bütün köşe yazarlarını satır satır okudum. En iyisi yine Selçuk'un Pencere'siydi. Gazetenin yazıişleri şık bir tercihle, Selçuk'un iki sene önce ameliyata girmezden evvel yazdığı bir yazıyı yeniden yayımlamış. Ölümle dalgasını geçerek, tarafını seçiyor o yazıda Selçuk.
Görüşlerine katılmazdım, ama bir yazı insanı olarak büyüklüğünü kim yadsıyabilir? Hayatını kalemiyle kazanan, önceliği hep kelimelere veren bir kuşağın son temsilcilerindendi. Türkiye'nin artık ne sağdan ne de soldan çıkarabildiği, büyük isimlerdendi. Yazardı. Yaşamak hakkındaki "son" yazısından bir parça, buyurun aşağıda:
"Yaşamak nedir mi?
Bir sabah kalktın, sevdiğin kadının gözünün altında derin bir çizgi gördün..
O da gördü mü?..
Görmez olur mu?..
Ya da henüz aynaya bakmadı..
Soru:
-Yaşlanıyor muyum?..
Sen görmezlikten geldin diyelim, o düşünüyor, dupduru ten nasıl böyle oldu?..
Nasıl olmasın ki, yaşıyorsunuz.
Kim bilir belki gözü de teni de daha güzelleşti.
Ama şartlanmış bir kez.. Şartlanmışsınız.
Çizgilerin, yaşlılığın insana güzellik verdiğini kişinin kültürüne aşılayan estetik kültürüne ulaşmak için, insanların daha ne kadar yaşamalarına gerek var? 100 yıl, 1000 yıl?
İlkellik daha ne kadar sürecek?
Sürse de alt gözkapağının altındaki bir yeni çizginin insanı bu denli düşündürüp oyalaması, işte insanın gözeneklerine dek yaşamasıdır..
Yaşamak güzel şey Taranta Babu.
Nalları dikmezsem..
Daha görüşürüz..
Dikersem her ne kadar kusurumuz da olsa, affola..
İkisine de eyvallah.."
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
zamanım yok
O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Biz Bağışladığın özgürlüğe yeğdir biçtiğin zından sonsuz güzelleşecek dünya biz kurduğumuz zaman senin verdiğin umudu ...
-
"(...) Yani bir eskrim sporu niye var diye soruyorduk Konservatuvar’a girdiğimizde. Niye eskrim diye ders var? Rahmetli Sait Tayla çok...
-
Melvyn Bragg’ın ‘In Our Time’ podcast’ında Hititler bölümü ... Üç akademisyen (ki biri Bilkent’ten İlgi Gerçek) oturup konuşuyor Bin tanrılı...
-
İranlı bir kadının işlettiği bir kafedeyim. Bir ay önce yine buraya gelmiştim. Verdiğim siparişi hatırladı: Çırpılmış yumurta ve Americano (...
-
Javaplein'deki kütüphaneye geldim. Birkaç Türk oturmuş, kütüphanenin orta yerinde siyaset konuşuyorlar. Yaşlıca bir adam "Türkiye’...
-
O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?