İşte neşeli bir haber… Zamanda yolculuk mümkün ve biz de buna şahit olabiliriz! Charlie Chaplin’in 1928 tarihli The Circus filmini dikkatle izlersek tabii. Bugünlerde Youtube’da ve diğer video platformlarında, Chaplin’in filminin bir sahnesinde sokaktan geçen bir kadının gelecekten gelmiş olabileceği konuşuluyor. Çünkü epey garip görünümlü bu kadın (garip dediysem, bakışları, giyinişi falan garip; yoksa öyle 500 yıl sonrasından gelmiş bir hali yok) o sahnede kulağına götürdüğü bir cep telefonuyla beliriyor. Bizi şimdi kendilerine mahkum eden cep telefonlarının Şarlo zamanında var olmadığını söylemeye gerek var mı?
Kadının tuttuğu o “şey” cep telefonu olmayabilir elbette; belki elini sadece saçına götürmüştür, ne bileyim. Muhtemelen de öyle yapmıştır; zararı yok. Ama Belfast’tan genç sinemacı George Clarke’ın video analizi gerçekten seyre değer. İnanmıyorsanız; videoyu bugüne dek izleyen 1,5 milyonu aşkın kişiye sorun.
Hem benim derdim başka. Bir meseleyi alıp suyunu çıkarana kadar tartışan, üzerine yazılar yazan, videolar kurgulayan insanları seviyorum. Muhtemelen sadece kendi reklamını yapıyor olsa da, George Clarke da, belli ki, öyle hevesli biri.
Eyvallah George; sevdim seni. Buyurun siz de sevin:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
yeni usul
Podcast bir başka heyecanmış. Yayıncılığın birçok alanında bulundum. Gazetede, dergide çalıştım. Kitap yazdım. Yayınevinde çalıştım. Blogla...

-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Podcast bir başka heyecanmış. Yayıncılığın birçok alanında bulundum. Gazetede, dergide çalıştım. Kitap yazdım. Yayınevinde çalıştım. Blogla...
-
Dün Yunanistan sınırında göçmenlere karşı insanlık suçları işlenirken, Türkiye’de kalbi göçmenlere karşı nefretle dolmuş binlerce, belki...
-
Yıllardır, "öyle mi olsun böyle mi olsun" diyip de bir türlü hayata geçiremediğim podcast, bugün yayında. İki bölüm beraber. Kimse...
-
İki hafta evvel, “daha sonra devam ederiz” diyerek Şerif Mardin ile Mete Tunçay’ın okuma listesine girmiştim. Bir düşününce, o zaman bil...
-
İngilizce’de ameliyathaneye ‘operating theater’ da deniyor. Dilin bir azizliği değil, ilk zamanlar gerçekten bir tiyatro sahnesi gi...
-
Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demeyi seviyoruz. Büyük büyük laflar. Olmayabilir sahiden de ama biz değişmeyi istiyo...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?