okumaktan nefret ediyorum!
Ahlakçı biri değilim. Kimin neyi sevdiği ve nelerden nefret ettiği umurumda değildir. Zaten karışmak ne haddime. Facebook'ta türlü çeşitli gazla yürütülen nefret kampanyalarını görünce "aman be" der, geçer giderim. İnsan böyle böyle kimlik üretiyor; ama yanlış ama doğru, yapacak bir şey yok. Yine de şu aşağıdaki kampanyaya 445 bin kişinin katılması ağırıma gitti.
Evet, 445 bin kişi, bir Facebook sayfasında "Okumaktan nefret ediyorum" diyor. Sayfayı organize eden muhterem, herhangi bir açıklama koyma gereği görmemiş. "Like"layıp geçiyorsun. Görüş bildirecek bir bölüm de yok. Muhtemelen yazmaktan da nefret ediyorlar.
Niye ki?
Ses yok.
Online sahaf Abebooks da dert edinmiş bunu kendine ve yukarıda izlediğiniz videoyu hazırlamış. Şık bir cevap. Kuyuya atılan taş... Bir diğer Facebook sayfası da "okumayı seviyorum" diyenleri organize etmeye çalışmış aynı üslupla. 45 bin kişi toplayabilmişler. Yazık.
Kuyu karanlık tabii.
Bu 445 bin kişinin yatacak yeri yok benim gözümde de, ne desek boş artık.
Lüzum üzerine Türkiye güncellemesi şurada: Bizdeki Facebook grupları
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
yeni usul
Podcast bir başka heyecanmış. Yayıncılığın birçok alanında bulundum. Gazetede, dergide çalıştım. Kitap yazdım. Yayınevinde çalıştım. Blogla...

-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Podcast bir başka heyecanmış. Yayıncılığın birçok alanında bulundum. Gazetede, dergide çalıştım. Kitap yazdım. Yayınevinde çalıştım. Blogla...
-
Dün Yunanistan sınırında göçmenlere karşı insanlık suçları işlenirken, Türkiye’de kalbi göçmenlere karşı nefretle dolmuş binlerce, belki...
-
Yıllardır, "öyle mi olsun böyle mi olsun" diyip de bir türlü hayata geçiremediğim podcast, bugün yayında. İki bölüm beraber. Kimse...
-
İki hafta evvel, “daha sonra devam ederiz” diyerek Şerif Mardin ile Mete Tunçay’ın okuma listesine girmiştim. Bir düşününce, o zaman bil...
-
İngilizce’de ameliyathaneye ‘operating theater’ da deniyor. Dilin bir azizliği değil, ilk zamanlar gerçekten bir tiyatro sahnesi gi...
-
Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak demeyi seviyoruz. Büyük büyük laflar. Olmayabilir sahiden de ama biz değişmeyi istiyo...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?