Elimi cebime götürdüm. Gayrıihtiyari. Karanlık gecede silaha davranırcasına, telefonumu aradım. Buldum. Bir fotoğraf çekecektim. Belgelersem bu an gerçek olacaktı. Benim olacaktı.
Vazgeçtim. “Ne yapıyorum ben” diye düşündüm. Neden illa kendime bir kanıt üretmeye çalışıyorum? Neden bir şeyin fotoğrafını çekmezsem gerçek sayılmazmış gibi geliyor? Ne ara kapıldım bu fikre de, ıssız bulvarda, kayıp giden bir limuzinin arkasından bile elimi cebime atıyorum.
Hayattaki bir minik karşılaşma. Önemsiz ama kendi içinde görkemli bir an. Unutur giderdim. Yaşanmış kalırdı.
Şimdi bunu yazdım. Yine yaşanmış kalacak. Fotoğrafsız da.
* Resim, Edward Hopper’dan bir ‘gece’si (1921).