Yasunari Kawabata’ya bugüne dek bu kadar uzak kalmak... Kusur değil belki ama şüphesiz bir eksiklik. Bulunca farkına vardığın bir eksiklik.
'Dağın Sesi' romanını okudum. Diğerlerini de buldukça okurum.
İçerideki sesler, dışarıdaki sesler, ikindi saatlerinde hışırdayan perdeler.
Tüm dünya gibi benim de çok okuduğum Murakami, belli ki Kawabata'dan etkilenmiş ama ondan aldığı ilhamın üstüne bir de fazladan gizemli olay örgüsü eklemiş.
Kawabata’da gizemli olan yaşamın kendisi.
Altmış küsur yaşında bir adamın dağa bakması, dağı düşünmesi. Tünele giren trenin uğultusunu zihninde hissetmesi. Kendini, kusurlarını, olmamışı, olamamışı ve asla olmayacak olanı günlerin içinde damıtması...
Her bir sayfayı çevirdikçe, bir tarif arıyordum. Düşündüklerim yetmiyordu. Nihayet buldum. Sanırım.
Romanını bir haiku yazar gibi yazmış Kawabata.
Yazarla tanışmıyoruz. Yazdıklarınızla bir fikir oluştu ancak yazının sonunda haiku dediniz ve kalbim ısındı.
YanıtlaSilTeşekkürler tanıtım için.
Ne güzel. Türkçe'ye de epey çevrilmiş, okuyacak çok kitabı var.
Sil
YanıtlaSilMerhaba Momentos'un radyo programından geliyorum :) Bloğunuzu takibe aldım ve BLoG LisTeM sayfama ekledim. Bundan sonra sürekli uğrarım :) Bu arada bloğuma çaya beklerim çay bedaveeee :)
Benim buralarda bir yerlerde yorumum olacaktı ama kaybolmuş sanırım.
YanıtlaSilSiz yazınca baktım, filtreye takılmış, sanırım bir link olduğu için. Onaylayınca yayına girdi. İlginiz için teşekkür ederim. Selamlar.
SilRica ederim ne demek :) Sürekli takip ediyorum blogları yeni fark ettim :)
Sil