kim okur abi bunları?

Dağ başında bir bakkal dükkânı. Muz ve incir tezgâhlarının yakınında. Dışarısı kavruluyor, içeride klima serinliğinden burnunu çıkarmak istemeyen 14-15 yaşlarında bir çocuk, dükkân sahibi sıfatıyla oturuyor. 

Gazeteleri önüne koyuyorum. Para üstü hesaplarken, birinin fiyatına şaşırıyor:


“Oha üç buçuk lira olmuş bu” diyor.


Tepkileri yaşından büyük. Ben de ona ayak uyduruyorum. 


“Diğer gazete de ucuz değil” diye hayıflanıyorum. Sahi ucuz değil, o da üç lira. “15 liraya da gazete var” diyorum, iç çekerek.


“Kim okur abi bunları” diye gülüyor.


Gazeteleri alıp çıkıyorum dükkândan. Muzların, incirlerin sıcağına.

eve dönmenin yolları

Bir yaz sabahı Haydarpaşa’dan kalkan Toros Ekspresi’ne atlayalı neredeyse 20 yıl olmuş. Hep otobüsle kat ettiğim İstanbul-İskenderun güzergâ...