sen dinlemeyi unuttun

Mayıs 1934. Scott Fitzgerald'ın "Tender Is The Night"ı henüz yayımlanmış. Ernest Hemingway kitabı okumuş ve pek beğenmemiş. Arkadaşına bir iki tavsiye veriyor. (Mektubun tamamı için Letters of Note'a bakabilirsiniz.)

(...) Uzun zaman önce dinlemeyi bıraktın. Bizzat aradığın cevaplar hariç. İyi malzemen vardı ve dinlemen gerekmiyordu. Bir yazarı tüketen işte budur (hepimiz böyleyiz, sana hakaret etmek için söylemiyorum.) Görmek, dinlemek... Her şey buradan gelir. Sen yeterince iyi görüyorsun. Ama artık dinlemiyorsun (...)

(...) Allah aşkına, yaz! İnsanların ne söyleyeceğini ya da başyapıt çıkarıp çıkaramayacağını düşünme. Ben bir sayfalık başyapıt için bok gibi doksan sayfa yazıyorum. Sonra da o boktan kısmı çöpe atmaya çalışıyorum (...)

(...) Kişisel trajedini unut. Hepimiz daha en baştan mahvolmuş durumdayız. Hele sen, ciddi bir şey yazmak için epey acı çekiyorsun. Madem öyle, o allahın belası acıyı bulunca kullan, onunla oynama. Bir bilim adamı kadar sadık ol ona. Ama bir şey senin başına geliyor diye de, onun çok önemli olduğunu zannetme (...)

4 yorum:

  1. Mektubun tamamını okudum."Birini, bir başkasına çeviremezsin. İcat etmek en güzel şeydir, ama gerçekte olmayacak bir şeyi icat edemezsin." diye hızlıca çevirdiğim kısım mideme oturdu.

    İlk aklıma geleni yazdığım bu çeviriye bakıp meslekten el ayak çekmek istemiyorum. O yüzden saçmalama hakkımı kullanarak affınıza sığınmayı tercih ediyorum:-)

    YanıtlaSil
  2. acıyı kullan: çünkü sen onu kullanmazsan o seni kullanıyor.

    acıyı kullan: çünkü, acıyı duyduğunda fark ettiğin kendi benliğin değilse hiçbir şey yapamazsın.

    acıyı kullan: başkalarının canı böyle acıyor, ama onlar görmüyor, sen gör, gördüğüne başkalarını da tanık etme işidir yazarlık.

    'ihtiyar balıkçı'yı severim.

    YanıtlaSil
  3. beni en çok şurası yaraladı: (gerçek çünkü: üstelik yaranın iyileşmesi yaşamaya değil ölmeye bağlı) "hepimiz daha en baştan mahvolmuş durumdayız"

    bu sözü birisi bir başkasına söylüyorsa; edebiyat yoktur orada. ya da eleştiri: adam yarayı tanıyor, kendi yalnızlığını...

    kendime bakıyorum: sonra herkese, mahvolmuşluğumuzu gizlemek için çırpınıyoruz.

    YanıtlaSil
  4. çevirmen, ismail: beni en çok etkileyen, kullandığı samimi dil. birinin birine yazısını beğendirmek istemesinden başka nedir ki edebiyat zaten?

    YanıtlaSil

Sen ne dersin?

yeşil sos niye bitti?

Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...