Futbolun yazı başladı. Copaamerica ile Euro 2016 bir arada. Deniz Bey ile geçtik televizyon karşısına seyrediyoruz (Gerçi onun sırtı
dönük ama olsun beraber izliyoruz sayılır).
İçimde kalmasın, biraz gevezelik edeyim dedim.
İlk defa kupaya gelmiş, acemi Haiti’ye yedi gol atan Brezilya’dan
hiç hazzetmemiştim. Peru’ya, üstelik de tartışmalı bir golle elendiler, iyi
oldu. Şımarmayın kardeşim, Almanya’dan yedi yediniz size de üzüldük; sonra gittiniz
küçüklerden hıncınızı çıkarttınız, oluyor mu böyle?
Brezilya yedinci golü attığında, takımın hocası Dunga’nın yüzü fena
asıldı. “Eyvah” dedi içinden muhtemelen “Almanya maçının skorunu getirecek
akla.” Getirdi de.
Her turnuvanın başında Almanlar makine gibi, Fransızlar inanmış, İspanyollar
bırakmaz falan filan… İtalyanların yüzüne bakan yok. Her konuda yaygaracı
Romalılar da Allah için son zamanlarda bir tek futbol konusunda mütevazı
davranıyor. Bir nedeni varsa da ben bilmiyorum.(La Gazetta Della Sport'un ön sayfası 'Düşle İtalya düşle' diyor).
İngilizlerin forveti Harry Kane’i al, Hollywood’un 1950’lerde geçen
mezuniyet balolu filmlerinde oynat! Temiz yüzlü çocuk ama gerilimi de var. Sanki
baloda bir haltlar karıştıracak, sabaha olaylı çıkılacak gibi.
Son zamanlarda futbol hakkında duyduğum en iyi tespit Aslıhan’dan geldi. İngiliz
millileri görünce “Yazık İngilizlere” dedi. “Futbolu bilmeyen hangi ulus varsa
İngiltere’ye göçmüş, takımda göçmen yok baksana”. Eh doğru tabii; Hindistan,
Pakistan, Jamaika… Futbol adına yanlış coğrafyayı sömürmüş İngiltere… Almanya, Fransa
uçup giderken İngilizlerin güdük kalmasının sebebi bu işte: İngilizlik…
Karışmayınca olmuyor yeni dünyada.
Bu gece Avusturya-Macaristan maçı var da böyle maç mı olur arkadaş? Tarihin
arka odası gibi ortam… Doksan dakika boyunca Saraybosna sokaklarına dikkat
edilsin, arşidükler dışarı bırakılmasın. Maazallah.
Rus takımında Kokorin diye futbolcu mevcut ki Rus edebiyatında da
kahraman olarak yer alırmış ferah ferah: Bay Kokorin! Ama öyle Tolstoy’da
Dostoyevski’de aramayın. Mihail Zoşçenko’da bulursunuz Kokorin’i. Rusların Aziz
Nesin’i Zoşçenko’yu da Helikopter Yayınları’nda bulursunuz.
Bu da meslek içi bir not. The Irish News'in birinci sayfa editörü, İrlanda, İsveç karşısında öne geçince manşeti hazır etmiş: Swede Dreams Are Made of This (Gönderme Eurythmics'in Sweet Dreams Are Made of This'ine. Olmamış ama. Golü kalelerinde görünce gönderme elinde patlamış editörün. Yukarıda gördüğünüz hali almış! Yazık!
Çekler, tek
kale oynayan İspanya’ya son dakikalarda yenildi. Ben İspanyolların hücum
futbolundan çok damardan savunma yapan Çekler’i sevdim. Toulouse’da destan
yazdılar. Dilden dile anlatılacak.
Son olarak… Pique... Çocuğuyla maça gelenleri ayrı seviyorum. İspanya’nın tek golünü atmış olması mühim
değil, şu tatlılık mühim. Yukarıdaki fotoğrafta da gördüğünüz çocuk (ismi Milan) Shakira
ve Pique’nin ortak üretimi. Bu magazin bilgisini de verip kaçayım artık.
kasveti ve trafiği bunaltan, maracana'yı aratmayan bir otobüs kalabalığında keyifle okuduğum bir yazı oldu.
YanıtlaSilanadoludaki gazeteler gibi biraz geriden takip ediyorum euro16 gündemini.
misal avustırya-macaristan imparatorluğu karşılaşmasını akşamüstü radyo haberlerinden öğrendim. doğal olarak bosna-hersek, eflak-boğdan peşi sıra iştinaya dizildi zihin çeperimde.
harry kane evet gülümsetti. beşiktaş'ın beyaz türk forveti tunç'u anımsattı bana.
sonra italya..burada bir soluklanmak gerek.
bir kere milli marşları müthiş motive edici. 11 tane alpay özalan gördüm dünkü serenomide(bkz. 2005-yılında kadıköydeki türkiye-isviçre maçı serenomisi)
sonra sonra italya. paolo rossi demek zoff demek. tardelli, del piero, pirlo, schilacci, maldini, albertinin gözyaşları demek, baggionun kaçan penaltısı, napolide italyaya karşı arjantin demek, gök mavi demek, akdeniz demek forza azzuri demek..
umarım 2016 da gök mavililere burun kıvıranlara 2006da lippi'nin 2012'de prandelli'nin yaptığını conte yapar final oynarlar. amin:)
italyanın eski kadrosu eski arkadaşlar gibidir, bir çırpıda sayarım ben de. ama aklıma önce hep donadoni gelir :) selamlar
YanıtlaSil