polisten bir mektup


Kaliforniya’da bir yer. Yıllar evvel. Adamın birinin posta kutusuna, fiziki posta kutusuna yani, bir mektup geliyor. Polis ceza kesmiş. Kamerayla. Mektupta da adamın direksiyon başında görüntüsü var; trafik ışıklarında beklememiş geçiyor. Cezayı yemiş tabii. Ama yöntem yeni; tarihteki ilk fotoğraflı cezalardan birini yemiş.

Adam isyan ediyor, özel hayatının ihlal edildiğini düşünüyor ama daha da çok bu sürecin içinde insan olmamasına takıyor. Kendi kendine çareler arıyor. Nihayet gidiyor cezanın miktarı kadar paranın fotoğrafını çekip polis merkezine faksla gönderiyor. Madem artık her şey fotoğrafla...

Günler sonra posta kutusunda bir mektup daha... İçinden bir kelepçe fotoğrafı çıkıyor. Adamın hoşuna gidiyor bu; bir insana temas ettiği için ikna oluyor. Neticede cezasını da ödüyor. 

Eski zamanlar. Bin yıl kadar uzak sanki...


Resim: Edward Hopper

3 yorum:

  1. Anlatının içeriği çok anlamlı. Bir başka örnek de bankacılık, devlet daireleri gibi kuruluşlara telefon tuşlarına basarak, anlaşmaya çalışmak hep yakınılan ve maalesef zorla alıştırılan bir durum.
    İzniniz olursa bu yazınızı radyoda blog adresinizi vererek yayına almak isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şimdi o telefon işleri de tümden yapay zekâya devrediliyor, bakalım. tabii ki kullanabilirsiniz. selamlar.

      Sil
    2. Çok teşekkür ediyorum.
      Sevgiler,

      Sil

Sen ne dersin?

oktay opaz

Ben Octavio Paz demiştim; yanlış anlaşılma işte, karşıdaki Oktay Opaz dediğimi sanmış. Öyle de yazmış.  Düzelttik sonra.  Ya Oktay Opaz? Sen...