yoldan notlar - kayıntı avm'si ve fantastik vantilatörler

Kayıntı AVM'si olur mu, oluyor. Hem de nasıl güzel oluyor. Madrid'liler boğazına düşkün. Yemeyi de içmeyi de atıştırmayı da seviyorlar. Bu yüzden hepsini bir araya toplamışlar. Balık, şarap, şekerleme, kahve... Malzemesi demir, içerisi püfür. Tezgâhta durup, gelip gidene, garsonlara, yemeklere baka baka geceyarısını buluyorsun. Mercado de San Miguel, medeniyetin ne yöne gitmesi gerektiğine verilen güzel cevaplardan biri.

Bir küçük cevap da tinto verano. Biraz gazoz biraz kırmızı şarap, sangria'dan hallice, serin, dost... İspanya'ya özel.

Bir de çikolata sosuyla sundukları churrero var ki, bizim emektar müşebbek'in uzaktan kuzeni. Daha az gevrek, şiresiz... Kahvaltıda yeniyor, sair zamanda açlık bastırmak için de başvurabilirsiniz.

Bildiğim konu değil, bakıyorum da epey bir yiyip içmek yazmışım bu son post'ta. Neyse, beni ağzı dolu dolu "bu kuzuları kekikle besliyorlar di mi" diye soran Vedat Milor gibi düşünmeyin. Yemek bilgim kahvaltı çeşitleri düzeyinde. Aklıma düzgün bir benzetme bile gelmiyor, anlayın.

Yemeği yiyip kalkmak bir şey değil; Madrid'de esas olay oturmak. Şehir sakinleri, kafelerde restoranlarda su püskürten fantastik vantilatörlerin altında pinekleyip duruyor. Rahatsız da olmuyorlar. İnsan buna bile alışıyor demek ki. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...