Sokakta günlerdir bir Avrupa Birliği bayrağı asılı. Evin sahibini tanımıyorum, kim olduğunu da bilmiyorum ama bu yaptığı hoşuma gidiyor.
Bayrağı asan kişi, geçen haftaki seçimlerden önce rengini belli etti. Dosta düşmana tarafını duyurdu. Bunca milliyetçilik patlaması içinde, yıllardır diş diş, tırnak tırnak kazanılanlara, tek bir Avrupa fikrine sahip çıktı.
Yaşlıca biri olduğunu tahmin ediyorum. İkinci savaşın etkilerini çocukluğunda yaşayanlardan olmalı. On yıl öncesini bile bilmeyen, acıları tanımayan genç ve beyinsiz faşistlerden değildir. Bu beyinsizlerin içinde genç olmayanları da var elbette. Onlar dümdüz kötü, bencil ve çıkarcı insanlar. Her zaman ortadadırlar. Savaş çıkarır, nutuk atarlar.
Bayraklı komşum, en azından bu ülkedeki, Hollanda’daki sonuçlara seviniyordur. Avrupa Birliği karşıtları (çoğunlukla aşırı sağcılar ve düz faşistler) pek bir şey yapamadı. Avrupa genelinde de birlik karşıtları parlamentoya girdi ama çoğunluğu ele geçiremediler. Çünkü hayatlarında daha fazla sığlık istemeyenler de sandığa gitti. İyi veya kötü, artık her telden görüş parlamentoda. Olsun da. Gerekiyor çünkü. Ekonomi, göç ve iklim. Hangi meseleyi tek başınıza ele alabilirsiniz ki?
Keşke bizim de bu konuda söyleyecek sözümüz olsaydı. Hepsinden en çok etkilenen biziz.