çin'in altın çiçekleri
İki gün önceki post’ta kadınlar tenisinin bir numarası Wozniacki’nin (artık “eski ve kısa ömürlü bir numarası” diyebiliriz herhalde), kendisini sıkıcı olmakla, basın toplantılarında hep aynı cevapları vermekle eleştiren medyaya sıkı bir ders verdiğini yazmıştım.
Ama medya öcünü bir şekilde alıyor işte. Basın toplantısında kaybettiği maçı kortta kazanıyor, üstelik profesyonel bir tenisçi, Çinli Li Na vasıtasıyla. Avustralya Açık’ın çeyrek finalinde turnuvanın en şeker sporcusu Alman Andrea Petkoviç’i eleyen Na, bugünkü yarı final maçında Wozniacki’yi mağlup etti ve finale çıktı. Şimdi şampiyonluğa çok yakın oysa yedi sene evvel henüz 22 yaşındayken, üst üste aldığı başarısız sonuçlardan sıkılıp şansını üniversitede denemeye karar vermiş, bölüm olarak da “medya çalışmaları”nı seçmişti. Çinli sporcu, iki sene medya üzerine dersler aldı. Sonra tenise geri dönmeye karar verdi.
Bugün de çıkıp Wozniacki’yi dize getirdi. Çok büyük sürpriz sayılmaz. Ekonomiden sonra sporda da dünya çapında başarılar yaşamak isteyen Çin ondan ve kuşak arkadaşları Zheng Jie ile Peng Shuai’den çok şey bekliyordu; bugünlere gelebilmeleri için epey çaba sarf edildi. Memleketlerinde onlara “altın çiçekler” deniyor. Çin, şimdi bir altın çiçeğinin ilk Grand Slam şampiyonluğunu görmeyi bekliyor.
Belki o zaman tenis dünyasındaki trendler de değişebilir. Çin bu başarının sürekliliği uğruna çok para harcayacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
ilk burdurlu
A. ile bir kafeden çıkmıştık ki, aceleyle dönüp bir şey unuttum mu diye masanın üzerine bir daha baktım. Unutmamışım. O sırada yanımızda bir...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Biz Bağışladığın özgürlüğe yeğdir biçtiğin zından sonsuz güzelleşecek dünya biz kurduğumuz zaman senin verdiğin umudu ...
-
"(...) Yani bir eskrim sporu niye var diye soruyorduk Konservatuvar’a girdiğimizde. Niye eskrim diye ders var? Rahmetli Sait Tayla çok...
-
Melvyn Bragg’ın ‘In Our Time’ podcast’ında Hititler bölümü ... Üç akademisyen (ki biri Bilkent’ten İlgi Gerçek) oturup konuşuyor Bin tanrılı...
-
İranlı bir kadının işlettiği bir kafedeyim. Bir ay önce yine buraya gelmiştim. Verdiğim siparişi hatırladı: Çırpılmış yumurta ve Americano (...
-
Javaplein'deki kütüphaneye geldim. Birkaç Türk oturmuş, kütüphanenin orta yerinde siyaset konuşuyorlar. Yaşlıca bir adam "Türkiye’...
-
O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?