wozniacki'den medya dersleri
Kadınlar tenisinin 1 numarası… Avustralya Açık’ta bugün Francesca Schiavone’yi mağlup ederek yarı finale yükseldi. Şimdi yoluna devam ediyor. Polonya asıllı Danimarkalı Caroline Wozniacki Melbourne’den belki zaferle dönmeyebilir ama enteresan anılarla döneceği kesin.
Wozniacki 1 numara ama henüz bir Grand Slam kazanmış değil. Kadınlar tenisinde son yıllarda, erkeklerdeki Federer veya Nadal gibi kupalara ambargo koyan efsane isimler çıkmadığından sıralama sürekli değişiyor. Türk Hava Yolları’nın yeni yüzü Wozniacki, büyük başarılara imza atmasa da, 2010’da nispeten ufak birçok turnuvada kupayı eve götürdüğü için en üst basamağa çıkabildi. Henüz 20 yaşında, muhtemelen eksiklerini tamamlayacaktır ama ukala tenis muhabirleri Wozniacki’yi fena halde dillerine dolamış durumda. Birinciliğinin ispata muhtaç olduğunu düşünüyorlar. Ha, bir de genç kadını çok sıkıcı buluyorlar. Basın toplantılarında hep aynı cevapları tekrarlayıp duruyormuş.
Söz söylüyorsan sonucuna katlanacaksın. Danimarkalı’nın, burunlarından kıl aldırmayan gazetecilere cevabı ağır oldu. Wozniacki, geçen hafta üçüncü turda Slovak Dominika Cibulkova’yı eledikten sonra, basın toplantısına elinde bir not defteriyle geldi. Önce etrafa sakin sakin bir göz gezdirdi: “Diyorsunuz ki, basın toplantılarım sıkıcı geçiyormuş; hep aynı cevabı veriyormuşum.” Ardından da şunları söyledi: “Hep aynı sıkıcı soruları sorduğunuzdan olmasın sakın.”
Sonrasında soru almadı. Kendisi sordu kendisi yanıtladı. Not defterine bakarak uzun bir söylev çekti. Kendisine sordukları şunlar: “Önümüzdeki maçlarda taktiğin nedir? Bir numara olmayı hak ediyor musun? Raketinden memnun musun?”
Sıkıysa şimdi sorsunlar, diye düşünüyor insan. Ama gazeteciler seti kaybettiler diye maçı vermek niyetinde değildi. Bu yüzden başka sorularla geldiler. Taraftarı olduğu Liverpool’un yeni teknik direktör Kenny Dalglish’le yürüyüp yürümeyeceğini ya da piyanodaki meziyetlerini sordular. Ha, bir de küresel ısınma hakkında ne düşünüyordu acaba?
“Ben biraz fazla uçuyorum, bu da pek iyi bir şey değil. Çok benzin kullanmayan arabalar yapsınlar. Ya da elektrikli arabalar. Bu işe yarardı. Arabaya bineceğinize, otobüsleri, trenleri kullanın. İşte böyle bir iki küçük şey… Bir de duş alırken, orada yarım saat kalmayın. İki dakika yeter, kızlar için bile.”
Bence set de maç da Wozniacki’nin.
Daha fazla ayrıntı için buraya
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
zamanım yok
O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...
-
Bazı filmler kendinden başka hiçbir şeyle anlatılmıyor. O kadar yoğun oluyorlar ki ne bir kitap ne bir film ne de bir geçmiş an geliyor ...
-
Biz Bağışladığın özgürlüğe yeğdir biçtiğin zından sonsuz güzelleşecek dünya biz kurduğumuz zaman senin verdiğin umudu ...
-
"(...) Yani bir eskrim sporu niye var diye soruyorduk Konservatuvar’a girdiğimizde. Niye eskrim diye ders var? Rahmetli Sait Tayla çok...
-
Melvyn Bragg’ın ‘In Our Time’ podcast’ında Hititler bölümü ... Üç akademisyen (ki biri Bilkent’ten İlgi Gerçek) oturup konuşuyor Bin tanrılı...
-
İranlı bir kadının işlettiği bir kafedeyim. Bir ay önce yine buraya gelmiştim. Verdiğim siparişi hatırladı: Çırpılmış yumurta ve Americano (...
-
Javaplein'deki kütüphaneye geldim. Birkaç Türk oturmuş, kütüphanenin orta yerinde siyaset konuşuyorlar. Yaşlıca bir adam "Türkiye’...
-
O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?