bir millet mahsuplaşıyor


“Van Persie’yi mi alacakmış Fener?”

“Alacak abi” diyor. “15 milyon euro gelecek Şampiyonlar Ligi’nden, ona ayırdılar.”

“Galatasaray da iyi transfer yaptı yalnız” diyorum. “Abi” diye lafa giriyor, “Kurnaz adamlar, Podolski’ye çay içirdiler imzada, şimdi maliyetini çay reklamından çıkaracaklar. Ama Sabri’nin ücretini yükseltmeselerdi iyiydi, gerek yok.”

Beşiktaş konusunda da fikir sahibi elbet. “Şimdi iki futbolcu sattı, kasada 18 milyon duruyor, birazıyla borcunu öder, kalanıyla da bir golcü alır, yeter o Beşiktaş’a. Akıllıca hamle.”

Bilmiş bilmiş gülüyor: “Beşiktaş’ın başkanı muhasebeci abi” diyor. “Adam hesap kitap biliyor.”

Kendisi de biliyor. Ya da bilmiyor. Ben onun neyi ne kadar bilip bilmediğini bilmiyorum. Ama o kafayı fena halde muhasebeye takmış durumda. Hangi spor kulübü nereden ne alacak, nereden ne kadar gelecek, kimin hangi bankaya ne kadar borcu var, hepsine hazır lafı var. Esirgemiyor da, konuşup duruyor. 

Yalnız değil. Eskiden “şu adam Fener’e gelir mi” diye hayal kuran birçok taraftar, şimdi hem hayal kuruyor hem likidite hesabı yapıyor. Hepsi yeminli mali müşavir, hepsi mahsuplaşma peşinde. “İki satır tatlı tatlı hayal kuralım, gönlümüzün çektiği takımla rüyalarda çift kale maç yapalım” yok, illa maliyet illa borç, faiz, senet… Yeni taraftarlık bu. 

‘Yeni’ olan her şey bu zaten. Sadece taraftarlık değil. Yunanistan iflasa giderken İstanbul sokaklarından yorum: “Ama müsriftiler, hazinede o para yok, borçla dönüyordu ülke” Komşu referandumda Avrupa’ya kafa tutarken: “Sübvansiyonlar da kesilince bakalım o zeytini üretebilecekler mi?” Ya da “Olmaz abi, önce borcunu ödeyeceksin, sonra istediğin kadar kafa tut.”

Ne yazıktır ki milletvekili sıfatı taşıyan birinin söylediği de şu: “Sonra borç diye bizim kapımıza gelmeyin.” 

Koca ülke çöküp gidiyor, bizimkiler kendi ceplerinden para çıkmış gibi gergin. Tam apartmandaki gıcık komşu işte: “E çoluğun çocuğun rızkını hovardalıkta harcamış… Düğünde takılan bilezikler halen sıra sıra kolunda, onu bozdurmamış daha halen para istiyor sağdan soldan, piiii.”

Bu kadar para pul hesabı yapan başka bir millet var mıdır? “Siz ne ara bu kadar zalim oldunuz” bir ara günün popüler sorusuydu. Bugünlerde “Siz ne ara bu kadar hasis oldunuz” daha iyi iş görür. 
  
Karikatür tabii ki Umut Sarıkaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...