Neledino köylüleri, sabah mantar toplamaya çıktıklarında gördüler onu. Koca bir delik… O güne dek, bizimdir dedikleri, her karışını biliriz diye övündükleri topraklarının ortasında, “Aslında hiçbir şey bildiğiniz yok, hiçbir şey de sizin değil” der gibi duran bir bilinmez yarık.
Rusya’nın Nizhny-Novgorod oblastına bağlı köyün civarında herkesten gizli yaşayan dev bir köstebek, belki tam o noktadan gün yüzüne çıkmaya karar vermişti. Belki bir mantarın kökü fazla derinlere uzanıyordu. Gücünün farkında olmayan bir köylü bir gayret asılmış, olan biteni utancından kimseye söyleyememişti.
Belki de dünyanın derinlerinde bir şeyler olmuş, kabarmış, kıvranmış, vakum gibi içeriye çekmişti toprağı.
Köylüler devleti çağırdı. Devlet, tam teşekküllü bir minibüse binip geldi ama kuyunun yakınına gidemedi hemen. Ölçüm cihazlarını, yetkilerini, otoritesini deliğin çok ötesine yığdı devlet. Ne olur ne olmazdı… Hem elli metre derinliğinde, otuz beş metre genişliğinde olduğu sonradan ortaya çıkacak olan o gizemli kuyu, devletin sorumluluğu altında mıydı? Kuyunun içine öyle kolay kolay bakamadı devlet.
Dünyanın her yerinde her devlet böyledir. Bir delik açıldığında aşağı inemez devlet. Kuyunun içine bakamaz. Devlet, kuyunun dışındadır. Krizin dışındadır. Deliğin yuttuklarıyla ilgilenmez. Delik, bazen tüm köylüleri yutar; ilgilenmez. Delik, bazen tam teşekküllü minibüsleri, ürkek memurları, yetkileri ve otoritesiyle devleti de yutar.
Delik yerinde duruyor. Devlet de kuyunun ötesinde, korunaklı bir yerde. Neledino köyünün çocukları, “Bizim evimizi de yutar mı delik” diye kabuslar görüyormuş. Tek gerçek bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?