yazmak II - en eski ormanlarda

 

Yazı, yabanıl kılıyor insanı. Yaşam öncesi bir yabanıllığa ulaşıyorsunuz. Ve bu size her seferinde aşina geliyor; ormanların yabanıllığı bu, zaman kadar eski. Her şeyden korkmanın yabanıllığı, farklı ve yaşamın özünden koparılmaz bir yabanıllık. Bütün varlığınızla sarılıyorsunuz. Beden gücü olmadan yazılamaz. Yazının başına oturabilmek için, kendinizden daha güçlü olmanız gerekir, yazdığınız şeyden daha güçlü olmanız gerekir. Tuhaf mı tuhaf bir şey bu, evet. Yalnızca yazma edimi değil, yazılan şey de gece ortaya çıkan hayvanların çığlıklarıdır; hepimizin, sizin ve benim, köpeklerin. Toplumun kitlesel, umut kırıcı sıradanlığı. Çekilen acıdır, İsa’dır ve de Musa ve firavunlar ve bütün Yahudiler ve aynı zamanda mutluluğun en şiddetli sancısıdır. Böyle olduğuna hep inandım. 


Marguerite Duras’nın harikulade kitabı ‘Yazmak’tan (Can Yayınları, Çeviren Aykut Derman).

2 yorum:

  1. Ne güzel yazmış. İlaç gibi geldi bilgisayar önünde yazmak için çabalarken.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bütün kitap böyle, çok güçlü. kendisi de kitaptan güçlü. düşün artık :)

      Sil

Sen ne dersin?

eve dönmenin yolları

Bir yaz sabahı Haydarpaşa’dan kalkan Toros Ekspresi’ne atlayalı neredeyse 20 yıl olmuş. Hep otobüsle kat ettiğim İstanbul-İskenderun güzergâ...