Instagram’da bu reklama rastladım. Evet, hâlâ ve illa kâğıt kalemle not alıyorum; fırsat buldukça da kâğıt kalemle çalışıyorum; çünkü daha iyi. Çok daha iyi.
Bu reklam, yeni nesiller için zaten bir anlamı ifade etmiyor, onlar işe bilgisayardan başladılar, ‘hâlâ’lık bir durumları yok. Bu bize, dijital göçmenlere hitap eden bir iş, benim gibi muhafazakâr tipleri teknolojiyle barıştırmaya çalışıyor. Bizler, fabrika ayarlarımızı inkâr etmeye fazla hevesliyiz. Sadece bu alanda değil, verim sağladığımız bir çok şeyi terk etmeye eğilimliyiz. Bana esas ilginç gelen bu. Ayrıca bu tür şeyleri denemedim değil; faydasını gören de muhakkak vardır ama benim yine de ilgimi çekmiyor. It’s not the real thing.
Binlerce yıldır kağıda yazıyoruz, ben ‘hâlâ’ faydasını görüyorum.
Big brother tarafindan gozetlenme duygusu olmadan yazabiliyor olmak, sectigin kalemin ucunun kagida degmesinin verdigi his, sana ozgu olmasi yazinin, harflerin vb vb...
YanıtlaSilKindle'ı da ekranı kâğıt "kalitesinde" diyerek pazarlıyorlar...
YanıtlaSilYirmibirinci yüzyıl hem taklidin aslından iyi olduğuna inanılan bir dönem, hem de fanilikle mücadele etmek yerine (kök salmak, ardında bir şeyler bırakmak, fiziksel varlık odaklılık), faniliği kabullenildiği (her şey geçici, uçucu, dijital) bir dönem.
Yaş itibariyle hem Kindle kullanan hem de kurşun kalem, dolma kalem ve defterlerle ömrü geçen bir insanım. Ara sürüm gibi bir şey.
halbuki bir kalem ve bir kagitta gizlidir nice notlar, yazilar, mektuplar - nice gecmis. Insanin an geldikce geriye donup okudugu ve benliginin oturusuna tanik oldugu. Ve sonra kitaplar; koklanmadan, dokunmadan, kelimelerin alti cizilmeden okunan - sonrasinda bir boslukta kaybolan. Teknolojinin maalesef yegane kotulugu, insani nerdeyse yokmuscasina somutluktan silmek, ki yukaridaki arkadas benden daha guzel tanimlamis. Uzuluyor insan. (bu arada bu ikinci yorumum, sanirim blogger'a yorum yazmakta bi problem cikiyor bana, simdiden ozur dilerim goz kirliligi icin)
YanıtlaSil