Okudukça daha iyi okumayı öğreniyoruz. Yazdıkça daha iyi yazmayı öğreniyoruz. Dinledikçe daha iyi dinlemeyi, anlattıkça daha iyi anlatmayı, yaptıkça iyi yapmayı…
Ama hangisinde daha iyi öğreniyoruz? Eylemin kendisini değil, parça parça hayatı, bize sunulanı, bizim peşine düştüklerimizi… Şeylerin bilgisine en iyi nasıl ulaşıyoruz?
Kendi adıma en çok yazarak öğrendiğimi bir süredir biliyorum. Başka türlü olsa mıydı acaba? Çünkü en zahmetlisi bu. Ama bir yandan da hoşuma gidiyor bu bilgi, neticede hayatımı da böyle kazanıyorum. İşim bu. Başka bir sahada çalışsaydım, hayatta fazladan zorlanırdım sanırım. Buraya kadar nasıl geldim? Kısmen kader ağlarını ördü kısmen de şartlar arkadan itti. İyi ki…
Ben işimin zorluklarıyla başa çıkmaya çalıştım. Kendini bir de işine uydurmaya çalışanlar var. Çalışmanın kendisinden daha zor bu.
Bunu öğrenmenin bir kısa yolu olmalı.
PS: St. Jerome çalışma odasında (Jan van Eyck'in atölyesinden)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Sen ne dersin?