çünkü başka kimse gelmiyordu

Son günlere dair hatırlayacağım çok şey var. Unutmamak istediğim çok şey… 

Onların en başında geleni buraya da yazayım. 


*


Samandağ’da karşılaştık. Depremden artakalmış şehrin en ucunda, şehrin bittiği yerde. Samandağ’ın son evinin önünde bir başına oturan bir kadın… Yanında bir karton parçası: “Sıcak çorba” yazıyor. 


Oraya Antakya’yı gördükten sonra gelmiştik. Samandağ öyledir zaten, sapadır, önce Antakya’ya gitmek gerekir. Biz de bu iki yıkık şehirden önce Antakya’yı görmüştük. Depremin üzerinden tam bir hafta geçmişti. Ne kadar yardım gelse yine yetmezdi ya, Antakya’nın merkezinde gönüllülere, derneklere, tırlara, kamyonlara, çeşitli belediye araçlarına rastlıyordunuz. Gıda ve giyecek yardımı ulaşmaya başlamıştı. 


Ama Samandağ yine boştu. Antakya’ya göre çok çok az insan, az dernek, az gönüllü… Belki de neredeyse tümüyle yıkılmış şehrin korkunçluğundan, orayı bırakıp daha öteye gidememişlerdi. 


*


“Sıcak çorba” yazısına doğru ilerledik. Konuştuk. Ankara’da bir iş makinesi şirketinde sekreter olduğunu söyledi. Makineler bölgeye gönderilmiş, o da “bir işe yararım” diye onlarla gelmek istemiş. Yaramış da. Yanında bir dolu gıda, erzakla işte bu konuştuğumuz noktaya gelmiş. Yemek yapmış, dağıtmış. 


“Peki neden buraya geldiniz?” diye sorduk. 


Hayatım boyunca unutmayacağım, unutmak istemediğim, hep hatırlamak ve hatırlatmak istediğim şu cevabı verdi: 


“Çünkü başka kimse gelmiyordu.”


*


Biz oradayken gelen gidenler oldu. “Gıda var mı” diye sordular. Gıda var mı?

Yoktu. Kalmamıştı. 


Oraya bir damla düşmüştü ama o da tükenmişti işte. 


Kadın, yine de orada oturuyordu. Ayrılamıyordu artık. Bir şeylerin olmasını bekliyordu belki. 


Belki başkalarının da gelmesini bekliyordu.


*


Onu hep oradaymış gibi düşünüyorum. Bugün gitsem yine oradadır. 


Başka kimse gitmedi diye bir yere giden artık o yerle bir değil midir?


1 yorum:

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...