kitaplarını düşürmeden koşan çocuk



Bir masal daha bitti. Tiyatrocuların sahnede ölmek istemesi gibi, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük uzun mesafe koşucusu, kariyerine New York sokaklarında, tam olarak Queensboro Bridge’de son verdi.

Haile Gebrselassie… Afrika’nın en zorlu ülkelerinden birinden, Etiyopya’dan geldiğini bağıran ismini televizyonda işitmeye ne kadar alışmıştık. Rahmetli Kenan Onuk da, anlattığı koşularda, yarışı en önde onun bitirdiğini söylemeye alışmıştır herhalde.

Bu defa bitiremedi. Uzun mesafelerde iki olimpiyat altınıyla 27 dünya rekoruna ve sayısız maraton birinciliğine sahip Gebrselassie, dizindeki sakatlık fazlasına izin vermeyince Pazar günkü New York Maratonu’nu tamamlayamadı ve göz yaşları içinde artık bıraktığını açıkladı.

Masalsı ismi, sadece atletizm pistlerine değil, masallara da yakışıyordu gerçekten. Fakir bir ailenin on çocuğundan biriydi. Okula gitmek için her gün 10 kilometre koşup, aynı şekilde geri dönüyordu. Koşmayı bu şekilde öğrendi. Tuhaf koşu stili de o günlerden kaldı. Gebrselassie, kazandığı ve kazanmadığı bütün yarışları, sanki koltuğunun altında hâlâ okul kitapları varmış gibi, sol kolunu bükerek koşuyordu.



Artık koşmayacak, ne yazık. Spor tarihinde bir devir daha biterken, sürekli atletizmden önemli bir şey olmadığını söyleyen Hıncal Uluç’un, Gebrselassie hakkında neler yazdığına baktım. Tuhaftır, henüz yazmamış (belki de hiç yazmayacak). Yazacak daha önemli bir şey var mı ki?

Bu Gebrselassie hakkında hoş bir klip:



Bu 2000 Sidney Olimpiyatları'nın efsanevi 10 bin metre finali



Bu da içinde bir sürü Gebrselassie olan Adidas reklamı

2 yorum:

  1. Hicham El Guerruj vardı bir de güzel isimli:)

    YanıtlaSil
  2. Yahu onu düşünüyordum, biliyor musun? Bir de Faslı vardı, adı neydi, diye. Sen buraya yazmasan şimdi google'a soracaktım. Sağol, varol :)

    YanıtlaSil

Sen ne dersin?

yeşil sos niye bitti?

Şehrin merkezinde çok iyi bir patatesçi var. Merkezde ama azıcık da saklanmış bir yerde; oralardan geçiyorsam bazen uğruyorum. Kuyruktaki tu...