amsterdam - istanbul

Yazdıklarımın basıldığını çok gördüm, dergilerde gazetelerde okudum, işim bu. Çizgiye döküldüğünü hiç görmemiştim. Başka bir duyguymuş... Gurur verici.

Ona anlattığım bir hikâyeyi, canım Serhat Gürpınar, Amsterdam - İstanbul adını vererek, yeniden yayımlanmaya başlayan Harakiri'ye çizdi. Hem de ne çizmek!

Bir roman yazsam ve o da filme alınsa bu kadar sevinemem. 

İçim içime sığmadı, sevincimi buraya da yazayım dedim. Serhat'ın koyduğu ismiyle Amsterdam - İstanbul bu bloga girmek için sırasını bekleyen hikâyelerdendi çünkü. Yabancısı sayılmazsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...