pembe bisiklet, gri şemsiye ve elif şafak

Herengracht kenarında yürürken yolumdan çevirdi.

Uzun boylu, yapılı, gözleri içeri kaçmış bir adam... Yanında pembe bir bisiklet duruyordu. "İlgilenir misin" diye sordu.

"Neyle ilgilenir miyim" diye sordum ben de. Anlamamıştım. "Bisikletle" dedi. "Satın almak ister misin?"

Yolda yürürken öylesine bisiklet satın alan biri değilim. "Hayır" dedim, "sağolun, bisikletim var."

"Peki şemsiyen var mı" diye sordu bu kez. Kafasının üstünde gri bir şemsiye tutuyordu. Hafif hafif yağmur yağdığından, şemsiye işe de yarıyordu üstelik.

Yanımda şemsiye yoktu ama almak da istemedim. Yolda yürürken öylesine, neyse, anladınız siz... Hem bir gri bir pembe seçeneği de Elif Şafak tuzağı gibi gelmişti. Cesaret edene onu, etmeyene bunu verelim.

"Hayır" dedim. "Kalsın, ihtiyacım yok."

İçine kaçmış gözleri başka birisini çoktan aramaya başlamıştı bile.

1 yorum:

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...