21662 ev

Evin iki cephesi de açık; ışıklı. Ufak, sevimli bir terası var. Çatı katındaki oda bir şeye benzemiyor ama alttakiler hoş. Banyo, mutfak, yer döşemesi; her şey yenilenmiş, elden geçirilmiş. Zevkli bir elden hem de… Ama evin esas numarası lokasyon. Şehrin iki yanına kurulduğu nehre yakın, latif bir semtte.

Emlakçı kollarını kavuşturmuş sorularımı bekliyor. Çok da umrunda değil, belli. İki-üç gün içinde evi satacağından emin. Sorsam da olur, sormasam da… Otomatik bir hareketle kartını veriyor. “Başka bir sorunuz olursa…”

Dik merdivenleri inip, dışarı çıkıyorum. Nefis bir gün. Yürüyorum, her şey güzel; her şey yerli yerinde. Olması gerektiği gibi. Evi falan unutuyorum, bir kafeye oturuyorum. Yazmaya girişiyorum. 

Akşam çöküyor. 

Yine aynı sokaklardan dönüyorum. Ayaklarım beni öğle üzeri baktığım evin önüne getiriyor. Apartman kapısının üzerinde gündüz fark etmediğim bir plaka görüyorum. Epey de büyük. Yazılanı anlamaya çalışıyorum. Nasıl yani?

Emin olmak için telefondaki çevirmene başvuruyorum. 

Evet, doğru tahmin etmişim. Tam olarak şöyle yazıyor: 

2. Dünya Savaşı’nda öldürülen Yahudilerin yaşadığı 21662 evden 1’i.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...