aklakara

Okyanusya toplumu, sonuçta, Büyük Birader’in her şeye kadir, Parti’nin de yanılmaz olduğu inancına dayanır. Ama aslında Büyük Birader her şeye kadir, Parti de yanıl­maz olmadığı için, olguların ele alınışında her an sürekli bir esneklik gereklidir. Buradaki anahtar sözcük, aklaka­ra’dır. Pek çok Yenisöylem sözcüğü gibi bu sözcüğün de birbiriyle çelişen iki anlamı vardır. Düşman söz konusu olduğunda, apaçık gerçeğin karşısına dikilerek küstahça aka kara, karaya ak demektir. Bir Parti üyesi söz konusu olduğunda ise, Parti disiplini öyle gerektirdiğinde gönül­den bir sadakatle aka kara, karaya ak demektir. Ama aynı zamanda, akın kara olduğuna inanmak, dahası akın kara olduğunu bilmek ve o güne kadar bunun tam tersine inandığını unutmak anlamına gelir. Böyle bir şey geçmi­şin sürekli olarak değiştirilmesini gerektirir, ki bunu ola­naklı kılan da geri kalan her şeyi kapsayan ve Yenisöylem’de çiftdüşün diye bilinen düşünce sistemidir. 

George Orwell - Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (Çeviri: Celâl Üster)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Sen ne dersin?

zamanım yok

O kadar hızlı geçiyorlar ki kaldırımlardan. Omuzları düşük, başları öne eğik, rüzgârlı virgüller. İki nokta arasının doyumsuz seyyahları. Ak...