diyet

Yeni yıl yeni kararlarla gelir. Azaltmak, azalmak, ferahlamak… Kararlar alırız. Bozmak için. 

Bu kararlar için tonla makale yazılır. “Hayatınızda temizlik yapın” der bazı yazılar. Fazlalıklardan kurtulun. Fazla eşyadan, fazla laftan, fazla insandan… 

Fazla insan… Ne demek fazla insan? Eh, görüşmediğiniz herkesi aklınızda taşımayın demek herhalde. Belki de sizin ilginize karşılık vermeyenlerle ya da sizinle yeterince ilgilenmeyenlerle ilişiğinizi kesin demek. Bilemiyorum. 

Neticede bir insan diyeti… Böyle lafları siz de çok okumuşsunuzdur. “Gereksiz insanlardan kurtulun” laflarına çok rastlamışsınızdır. Belki siz de bu diyeti yapmışsınızdır. 

Bir de terazinin öteki kefesinde durmak var. Kurtulunan insan olmak. Fazlalık ya da gereksiz olmak. Böyle düşününce ağır gelmiyor mu? 

Biz de birilerinin diyetiyiz. 

Resim Edward Hopper'ın.

11 yorum:

  1. Hmm ilginç bir bakış açısı ama zaten "kurtulunan" ya da "fazlalık olan"sak bir nevi özgürlüğe salınmak gibi olmaz mı, uzun vadede? Ama bu felsefelerde bir nokta hep eksik bırakılıyor zannımca, "kurtulmak" davranışının gerçekleştirilme şekli. Yani bir insan fazlalığından "uzaklaşmak" ayrı, kurtulmak ayrı. Sanırım "kurtulmak, fazlalıktan arınmak" hep bir karşındakini çöp gibi görme etkisi veriyor.. İnsanları çöp gibi gören biri, kendini de çöp kutusu olarak görüyor demektir, nasıl hafifler ki? Çöp eninde sonunda geridönüşüyor ama çöp kutusu devamlı pislik içinde.... diye de düşündüm :) mutlu yıllar yenal bey!

    YanıtlaSil
  2. :) Üç aşağı beş yukarı sizin gibi düşünüyorum. İnsan, listelenecek, üzeri çizilecek, yanına tik koyulup tasnif edilecek bir varlık değil gibi geliyor bana. Uzaklaşmak elbette farklı. Doğal olan. Ama ben şu kişilerden bu sene uzaklaşayım demek... Bilemedim. Sanki bu düşüncenin kendisi ruhu ağırlaştırıyor. Ama bana esas ilginç gelen, karşı tarafın da hemen hemen aynı şeyi düşünmesi. Herkes herkesi ağırlaştırıyor demek ki. Ya da başka bir şey var. İnsanın ne yapsa hafifletemediği bir şey.
    Size de mutlu yıllar, sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Çok oturdu içime "diyet." Zihnimde döndürdüm durdum epey. Ağırlığınca bir cümle etmek de zor, insan sadece içinde yaşayabilir hatta hiç çözümleyemeyebilirmiş gibi. Yine de yazmak istedim, bir yüzleşme anına, çabasına, kimbilir dahasına sebep olduğunuz için teşekkür ederim. Yeni sene için en iyi dileklerimle, iyi olun. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki ben'den "biz" yaparken bir karar almıyoruz; bir biz'i iki ben'e ayırmak için nasıl alabiliriz? Hele böyle kozmetik bir şekilde. Hele diğer kişi hâlâ "biz" diyorsa. Biraz Asaf'a öykünür gibi oldu ama bana biraz tuhaf geliyor bu. Ben teşekkür ederim. Sevgiler, iyi yıllar.

      Sil
  4. Bu güzel yazıyı ve gelen yorumları okuyunca aklıma "kimdi giden, kimdi kalan/giden mi sucludur her zaman..." parcası geldi. Nasıl ki Umut Sarikaya'nın her durum için bir karikatürü varsa, Yeni Türkü'nün de her duygu için bir parçası vardır diyerek konuya alakasız bir yerden dahil oluyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç alakasız değil düşününce... Haklısın yani hırsızın hiç mi suçu yok, değil mi? Ama bir yandan şunu da yazmış Murathan Mungan: "Ne zaman başlar ayrılıklar, dostluklar biter ne zaman?" İyidir o belirsizlik kanımca. Hayatın akışı işte. Bir de şu: Yorumlar bu blogda yazılardan güzel :)

      Sil
    2. hahaha yok efendim, olur mu öyle şey! Blog canımız! (ama yorumlar da gerçekten ne güzel öyle)

      Sil
  5. Ağır geliyor, evet. Yazınız bana başka bir şeyi de düşündürdü. Bunun tam tersini yapan, daha çok, daha çok insan olsun isteyen tanıdıklarım var. AzAz terazisinin öbür tarafında, atılan olmanın yanında, ÇokÇok terazisinin öbür kesesine katılan olmak da pek matah gelmedi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, öyleleri de var. Aslında bunların bazılarını çok ilginç bulurum. Eski Rus ya da Fransız romanlarında salonu olan insanlar vardır mesela. Bir davette karşılaştığı kişiye şu gün şu saatte muhakkak bekliyorum der, sonra davet ettikleri insanların çoğunun yüzüne bakmazlar. Yeni sosyal medya jargonunda sessize alırlar yani. Gelmesi yeterlidir. Özel bir ilgi göstermezler. Davetli de biraz toysa şaşırır bu işe. Ama neden? İşte bu sizin güzelce isimlendirdiğiniz çokçok terazisini neden tıkabasa doldururlar? Ona esas ruhbilimciler bakıyor sanırım.

      Sil
  6. instagramda diyete mi girdiniz :)

    YanıtlaSil

Sen ne dersin?

ilk burdurlu

A. ile bir kafeden çıkmıştık ki, aceleyle dönüp bir şey unuttum mu diye masanın üzerine bir daha baktım. Unutmamışım. O sırada yanımızda bir...