oturan adam

Joe Biden’ın başkan olduğu günden bir fotoğraf kaldı. Bernie Sanders’ın fotoğrafı. Herkes onu konuşuyor. 

Fotoğrafın interneti ‘kırmasının’ sebepleri var. Bir adet huysuz görünümlü yaşlı adam içermesi, adamdaki bitse de gitsek havası ama en çok olayla mekânla tezat pofuduk yün eldivenler…


Bana kalırsa sebep başka. Fotoğraf herkese garip geliyor çünkü adam oturuyor. Hiçbir şey yapmadan, kollarını kavuşturmuş oturuyor. Daha uzun süre bir şey yapacak gibi de durmuyor. Belli ki sadece oturacak. Oturup bekleyecek. Eline bir telefon almayacak.


Böyle bir insanlık durumu kalmadı. Fotoğrafın içten içe yadırganması bundan.  




9 yorum:

  1. Twitter’da biraz gezindikten sonra kafamı kaldırdığımda Bernie Sanders’ı bir an karşı koltukta ellerini bağlamış otururken gördüm. Ne monteler; fena kırmış interneti gerçekten. İşin garibi, orjinalini ilk kez burada gördüm. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, internet artık onun :) Bu fotoğraf üzerine bir Naomi Klein makalesi bile var artık.

      Sil
  2. Neler hissettiğini merak ediyordum çok, derken biraz önce perşembe günü late night'ta seth meyers'a verdiği cevabı gördüm: "I was just sitting there, trying to keep warm, trying to pay attention to what was going on." hakikaten de öyle: "böyle bir insanlık durumu kalmadı." tüm çıplaklığıyla oturan, bulunduğu yerde bulunan, kendi olan, kendi ile yetinen birinin imgesinin milyonlarda yarattığı şaşkınlık, yabancılama hali, katalizör rolü. bazen gördüğümüz, maruz kaldığımız şeyle ne yapacağımızı bilemeyiz, ağır gelir, fazla gelir, üstünde düşünmek zor gelir, goygoya vururuz, dilimize vurur, ardına saklanırız. şimdi akıntıdan ben de eksik kalmimciler de az değil ama yani bu hal, en sonunda, çok ürpertici değil mi? sahiyi garip sanan garipler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir şey yapmadan etrafa baktığımız, hatta bakmadan gözümüzü kapatıp oturduğumuz anlar vardı. Başka uyaranlarla ilgilenmeden geleni geçeni seyretmek, uzun uzun yürümek de vardı. Azaldılar. Bazılarımızda hiç kalmadı. Burada zaman zaman benzer şeyler yazıyorum; belki fazla nostalji kokuyor bilmem ama ben o dünyayı özlüyorum. İnternete, mobil zamanlara doğan nesiller o dünyayı bilmiyor bile. Muhtemelen çoğu bu duyguyu anlamayacak . İnternetin bizim henüz kavrayamadığımız kadar büyük bir kırılma olduğunu düşünüyorum. Biz iki dönemi de yaşayan bir geçiş nesliyiz. Hep bocalayacağız.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Ben işin içinden çıkamayınca, her şey kavrayabileceğimden, kucaklayabileceğimden daha hızlı, daha fazla, daha iri, renkli, sesli, çok çünkü, "orta yaş krizi bu olmalı" diye düşünürken buluyorum kendimi. ya da işte "acaba ana-babalarımızın, nine-dedelerimizin daha dün bize, ilk gençliğimize, elektriğe, radyoya, tv'ye, olan bitenlere bakarken hissettikleri, söylendikleri gibi bir hal de olabilir aslında"ya geçiyorum. yani hayatın olağan akışı. sonra hayır ama diyorum, bugün buna aykırı bir şey var. en temel ve insani yetilerimizin, belki de uzuvlarımızın kaybı. bilmiyorum ki, belki de onların yerine, onların suretlerinde dört nala koşan ve gelişen başka yetiler. daldan dala oluyor gibi gözükse de hepsini bir silsile halinde düşünürüm ben; geçen haftaydı galiba, gazete oksijen'e hoş geldin dediniz, haftasonu gazetelerini, okumalarını dile getirerek. matbaadan çıkan bir gazeteyi okumayı, her gün gazete almayı, hafta sonu ekleri, dergiler için heyecanlanmayı, yollarına koşmayı çok arıyorum ben, susuzluk çeker gibi inanın. gazetenin kaybı. matbuatın kaybı. kağıdın kaybı. papirüse yazmanın yaşı 5000 yıl. hepsini üst üste koyun, insanlığın tüm bunlardan vazgeçişini hayatın olağan akışına dahil olarak görmek, bunu sakince kabullenmek öyle zor ki. çok uzattım ve karışık oldu, işte böyle bocalamalar:)...burada zaman zaman yazdıklarınız hayır, nostalji kokmuyor. hepsi çok halis. bana insanı, elle dokunulur hayatı hatırlatan yazılar onlar, beni kendime yakınlaştırıyorlar, sığınaklar, belki de amaçlarını da aşan şekilde yalnız değilsin seslenişleri, bir "oturan adam" eylemi olarak:)

      Sil
    4. İncelikle saydığınız tüm o uzuv kayıpları, bana bir tür düşünme kaybında birleşiyormuş gibi geliyor. Zihnimiz ancak belli bir süre kendi başına kaldıktan sonra daha randımanlı işlemeye başlar. Uzun bir seyahatte pencere camından geçip giden görüntüye bakarken mesela. Ama insan artık bir cam kenarında, dört duvar arasında, ormanda hatta çölde bile kendiyle baş başa değil. Ne yapsan 'pssst bir bakar mısın' diye seslenen biri ya da bir şey var karşında. Odanın içi kalabalık. Belki bu çılgın kalabalığa rağmen başka türlü işleyen zihinler de vardır; benimki maalesef -ya da iyi ki, bilemiyorum- onlardan değil. İleriki nesiller böyle yaşamayı şüphesiz öğrenecektir ama biz geç kalmaya yazgılıyız. Biz o uzuvların yitimine hayret eden insanlar olarak kalacağız. Eh, en azından hayret var. Az şey değildir.

      Sil
  3. bir de işin garibi tarihin en önemli seçimlerinden birinin (gerçi bu da tartışılır da) önüne geçti bu fotoğraf. Sanki artık hiçbir şeyi çok önemsemiyoruz gibi. Kongre basıldı, bizon adam konuştuk. Biden yemin etti, Sanders resimleri dönüyor etrafta. Artık çok sıkıldık galiba her şeyden, goygoya başladik

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen ben konuşunca bunu, goygoy da iyi oluyor ama. Vesile işte. O eldivenlerden kalmamış mesela :)
      Bir de yok o Kongre baskını daha yıllarca konuşulur. Trump ve taraftarları daha da çılgınca bir şey yapmazsa tabii.

      Sil

Sen ne dersin?

ilk burdurlu

A. ile bir kafeden çıkmıştık ki, aceleyle dönüp bir şey unuttum mu diye masanın üzerine bir daha baktım. Unutmamışım. O sırada yanımızda bir...